Suistimal edilen Atatürk ve İskilipli Atıf Meselesi !

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

En çok suistimal edilen olayları tek tek açıklamaya devam ediyoruz. Atatürk’e saldıranların ilk metası muhakkak din ve ilk eylemlerden birisi de sözde haksız yere idam edilen İskilipli Atıf hoca hikayesidir.

Bu yolla hem inkılaplara (özellikle şapka inkılabına) ve Cumhuriyet’e, hem Atatürk ve laik düzene saldırılır ve hakikatler asla araştırılmaz.

Daha önce defalarca bazı insanları aldattığı gibi Süleyman Hilmi Tunahan (K.S) üstazımızı bile aldatmıştır malum üstadımız bu konularda verdiği maddi desteği bilmeyenler araştırsın ve verilen mali yardım nerelere gitmiş bir sorgulasınlar.

Suistimal edilen Atatürk ve İskilipli Atıf Meselesi !

Bu insanların tarih bilgisi olmadığı gibi Türkiye ve İslam’a da düşman olup başlı başına emparyalist , dış güçlerle çalışan mandacılardır.

Bunların uzantısını Necip Fazıl Kısakürek , Kadir Mısırlıoğlu , Mehmet Şevki E, M.Armağan, Ahmet…A..palı , A.Şimşirli… ve benzerleri midir ki… (bazı isimler hala hayatta olduğu için isimlerde kısaltma yapılmışır.)

Her ne kadar ilerideki yazılarımız mahkeme sürecinde engellenip kaldırılmak istenir veya bu isimleri kullanmamıza binaen , insanlara karşı halkımızı ve okurlarımızı uyardığımız için ,  halkı kin ve tahrik ediyor dememeleri için bu yöntemi kullanmak zorunda olduğumuzu belirtelim ve bu kişilerin yazdıkları alıntıları ile bir konuyu sizlere cevaplamak isteriz.

Yazılarımızda insanları uyarmak ve yalan uydurulmuş tarih bilgisini insanlara yayılmaması amaçlanmaktadır.(Sitede tarih bölümüne ne gerek vardı ? diye gelen sorulara binaen Üstadımız tarih konusunda bizleri uyarmaktadır.Bu amaçla da Dini Bilgilerin yanı sıra Tarih bölümü de mevcuttur.)

Kaynakları ile tek tek bakmanızı bu konuları derinlemesine araştırmanızı tavsiye eder ve mevcut ismi sayılanların başında Kadir Mısırlıoğlu denen kişinin tarih ile uzaktan yakından bir bağı bulunmadığını ve yine diğer bazı şahışların edebiyatı kuvvetli olmasına binaen çıkar amaçları uğruna her şeyi yapabilen tipte insanlar olduğunu buradan belirtmek isteriz. 

Tarih bölümümün de mevcut isimlerin tarikat ve cemaatlere nasıl hatalı tarih bilgisini nüfus ettirdiklerini nasıl Türk ve İslam düşmanı olduklarını ve bunları da yaparken nasıl İslam dinini ve değerlerimizi kullandıklarını okuyup araştırdıkça daha iyi öğreneceksiniz.

Dünde Milli Mücadele ve Vatanın Bölünmezliği dini duygularla tahrik edildiği gibi 15 Temmuz’da da aynı duygular istismar edilerek Fetö ve benzerlerinin hocalık ve dini kullanarak aynı süreçlere maruz kalınmaması adına uyanık olmamız gerektiğini bildirmek isteriz.

İskilipli Atıf Hoca konusu, önü ardı bilinmeden, kamuoyunun vicdanını etkileyebilmek için ölçüsüzce reklam edilerek öyle bir mizansen çizildi ki, “cumhuriyet hiç acımadan “masum” İskilipli Hoca Atıf Efendiyi katletti” imajı yaratıldı… Oysa gerçek çok başkaydı.

İskilipli Atıf Hoca şapka devrimi nedeniyle asılmıştır! O da bir din mazlumudur! diye uydurmaları dini duyguları istismar edip Cumhuriyet ve Atatürk’ü kötülemek için hemen öne sürüle gelir. Şimdi konuların aşağılarına inelim ve kimler neler demiş biraz onlara bakalım.

Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Necip Fazıl, Son Devrin Din Mazlumları adlı kitabında İskilipli Atıf Hoca idam edildiğinde de başına şapka giydirildiği yalanını dillendirmiştir. Şöyle demiştir: “Bir rivayete göre Atıf Hoca’nın ölü başına şapka geçirmişlerdir!!!” Necip Fazıl, “bir rivayete göre” diyerek söylediği bu yalanının altında kalmak istememiştir.

Bu rivayet, yine tescilli bir Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olan Rıza Nur’a aittir. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım adlı anılarında Bu Hoca’nın asılmasında boynuna ip geçirilirken, Kılıç Ali de başına bir şapka geçirmiş, ‘Giy domuz,’ demiş ve küfürler etmiş. Zavallı böyle ölmüş ve böylece saatlerce teşhir etmişler,” demiştir. Hep aynı yalancılar, hep aynı yalanlar, hep aynı duygu sömürüsü! Ah ah!

Burada Seyit Rıza ve Tunceli olaylarından biraz bahsetmek gerekebilir, olayı tamamen açmak istememekle birlikte açmamamızın sebebi konunun çok uzayacak olması ama şunu da belirtmede geçmek istemiyoruz ki Tunceli ve Bölgedeki KÜRT VE DİĞER kardeşlerimiz için : Türkiye Cumhuriyeti hükümetini Dersim Harekâtı sırasında katliam yaptırmakla, Türk ordusunu katliam yapmakla suçlayanlar, asırlardır Kürtlerin kanını emen bazı aşiretlerin Ağrı ve Dersim isyanları sırasında Kürtleri acımazsızca katlettiklerini hep gizlemiştir.

Bu aşiretleri dileyen internetten bulabilir. Bu kısa bilgilendirmeden sonra kaldığımız yerden devam edelim.

Ancak Cihan Aktaş, ”Atıf Efendi 4 Şubat 1926 tarihinde Şapka Kanunu’na muhalefet’ gibi bir suçlamayla idam ediliyor . . . ” diyerek düpedüz tarihi gerçeği çarpıtmış, yalan söylemiştir. (Kaynak yazısı olan Bir Alim, Bir Bohçacı ve Idam)

İskilipli Atıf, yazdığı “Frenk Mukallitliği ve Şapka ” risalesi dolayısıyla Giresun İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp beraat etmiştir.

Bu arada söz konusu kitabın dinsel duyguları istismar ederek halkı yeni rejime karşı kin ve düşmanlığa sevk ettiği gerekçesiyle dağıtımı yasaklanmış ve kitap toplatılmıştır.

Ancak İskilipli Atıf, -daha sonra Ankara İstiklal Mahkemesi’nin belgeleyeceği gibi- bu yasak kararına rağmen kitabını el altından Anadolu’nun değişik illerine dağıtmaya devam etmiştir.

Bunun üzerine bu sefer Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmıştır. 25 Şubat 1925’te Meclis tarafından onaylanan “Dini ve Dinin Kutsal Kavramların, Siyasete Alet Edenler Hakkındaki Kanun”a göre «Dini veya dinin kutsal kavramlarını siyasi amaçlara esas ya da alet ederek devletin şeklini değiştirmek ve başkalaştırmak ya da devletin güvenini bozmak veya dini ya da dinin kutsal kavramlarını alet ederek her ne suretle olursa olsun halk arasına bozgunculuk ve ayrımcılık sokmak için gerek tek başına ve gerek toplu olarak sözle ya da yazı ile ya da fiilen ya da nutuk söyleyerek ya da yayın yaparak harekette bulunanlar da vatan haini sayılırlar. “

İşte İskilipli Atıf, Ankara İstiklal Mahkemesi’nde;

1 . Yayın yaparak “Dini ve Dinin Kutsal Kavramlarını Siyasete Alet Edenler Hakkındaki Kanun “a muhalefet nedeniyle,

2. Kurtuluş Savaşı yıllarında Teali İslam Cemiyeti Başkanlığı döneminde bu cemiyetin hazırlayıp Yunan uçaklarından attırdığı Kurtuluş Savaşı karşıtı beyannameler nedeniyle “vatan hainliği”nden idama mahkum edilmiştir.

Biraz daha açarsak

kamagra oral jelly usa, İskilipli Atıf, Türk Ceza Kanunu’nun 55. Maddesi’nin “TC’nin Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun tamamen veya kısmen tağyir . . . veya ifa-yı vazifeden men’ine cebren teşebbüs edenler idam olunur diyen muharrer fırkası mucibince” vatan hainliğinden idam edilmiştir.

Ayrıca İskilipli Atıf’la birlikte aynı suçtan hüküm giyen Babaeski Müftüsü Ali Rıza da idam cezasına çarptırılmıştır.

Müftü Ali Rıza’nın da Yunan işgaline karşı direnilmemesi için çalışmalar yaptığı kesin olarak belgelenmiştir. Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan diğer hocalar ise ya beraat etmiş ya da hafif cezalar almıştır. Ömer Rıza (Doğrul) ve Tahirü’l Mevlevi, Elmalılı Hamdi (Yazır) ve Ahmet Hamdi (Akseki) gibi hocalar da yargılanmış, ama suçsuz oldukları anlaşıldığı için beraat etmişlerdir.

Cihan Aktaş, Şalçı Bacı’nın Şapka Kanunu’na muhalefet suçundan idam edildiğini belirtmiştir.

Ancak Şapka Kanunu’na muhalefetin cezası (dini kullanarak halkı kışkırtıp isyana teşvik edilmediği sürece) idam değil, para veya hapistir. Örneğin bir belgeye göre “Şapka giymemek suçundan 1 gün hafif hapis cezasına mahkum edilen İsmail oğlu Ahmet’in hastalığı sebebiyle cezası ” affedilmiştir.(Resmi Kaynak: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Tarih: 5/10/1937, S. 7470, Dosya: 3 1-363, Fon Kodu: 30 .. 1 8 . 1 .2, Yer No:79.83 .. 1 9)

Resmi kayıtlarda Şapka Kanunu’na muhalefet suçundan toplam 27 kişinin idam edildiği görülmektedir. (Kaynakların detayları : Ergun Aybars, “İstiklal Mahkemeleri”, Milliyet, 29 Ekim 1996, s . 18; Turgut Özakman, Vahdettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele, 6. bas., Ankara, 2007, s. 649; Meydan, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın Tarih Tezlerine ELCEVAP, s. 631 .)

Bunların arasında tek bir kadın yoktur. Bu 27 kişi de şapka takmadığı için değil, Şapka Kanunu’nu bahane ederek, dini kullanarak halkı devlete, yeni rejime karşı kışkırtıp “isyan” çıkarmak ve ” vatana ihanet” niteliğindeki başka suçlardan dolayı idam edilmiştir.

(Bu konudaki başka bir yalan da şudur: Güya Kahramanmaraş’ta yine 1925’te İstiklal Mahkemesi şapka takmadıkları gerekçesiyle 500 kişiyi idam etmiştir! Bu yalan da çürümüştür. DHA’nın haberine göre, “Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Eyicil, Kahramanmaraş’ta 1925 yılında şapka takmadıkları için 500 kişinin idam edildiği iddiasının akademik araştırmasını yaptı. Prof. Dr. Eyicil, İstiklal Mahkemesi Zabıtlarını inceleyerek 5 ayda hazırladığı araştırmasında Şapka Kanunu’na muhalefet ettikleri için değil, hırsızlık ve benzeri suçlardan 7 kişinin idama mahkum edildiğini ve tutuldukları nezaret kapısının açık bırakılmasıyla 4’ünün kaçtığını, 3 ‘ünün ise asıldığını belirtmiştir. ” (“Şapka Takmadıkları lçin Değil, Hırsızlıktan İdam Etmişler”, 6 Şubat 2015.))

İskilipli Atıf Hoca, sadece cumhuriyete değil, 1908 devrimine de karşıdır. Mahmut Şevket Paşanın katli nedeniyle suçlanarak Sinop’a sürülmüştür. Sonra, Kuvvayı Milliye karşıtıdır. Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu ve yöneticisidir.

 

  • Teali İslam Cemiyeti Milli Mücadele’ye ve Mustafa Kemal’e kesin olarak karşıdır. İslamcılığı, Batı ile sentezleyen bakış açılarına göre, İngilizler ve Yunanlılar iyidir.
  • Çünkü onların galibiyetlerinin arkasında Kuvvayı Milliye gibi “cahilce bir cesaret” değil uygarlık zekâsı vardır. En önemli ihtiyaçları ise İslamiyetle o “dehayı” birleştirmektir, hatta bu bir ödevdir.”

Bugün onun mağduriyet makamına oturtulmaya çalışılmasının nedenini daha iyi anlatabilmek için İskilipli Atıf Efendinin Teali İslam Cemiyeti Başkanı (Reisi Evvel) olarak yayınladığı bildiriden birkaç satır aktaralım:

“Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Zavallı saf ve gafil halktan topladıkları askerlere ‘siz burada onlarla savaşın, biz de arkalarını çevirelim’ diyerek sıvışıyorlar. Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakarlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır.

Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?

Elinize aldığınız bu fetva Allah’ın emridir, Padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur.”

İskilipli Atıf Hocanın bu beyannamesinden çokça örnekler verilebilir ama sabrınızı zorlamamak için bu Kısa özetle yetiniyorum.

Bu cemiyetin Konya şubesi bu tavrına rağmen 1920 TBMM seçimlerine katılmak istediğinde Atatürk bunda bir sakınca görmüyordu.

Ama onlar bu tavırlarını sürdürmeye devam ettiler. Sadece yüzde 2 buçuk oranında okuma yazma bilen bir halk içinde bu hocaların sözleri büyük kitleleri kışkırtabilecek güce sahipti. Üstelik arkalarına aldıkları maneviyat kudretiyle kitleleri istedikleri istikamette etkileyebiliyorlardı.

Cumhuriyeti kuran kadronun sorumluluğu sadece savaşı kazanmakla bitmiyordu, Osmanlı’dan kalan borçlar ödenecek, yıkılmış memleket kalkındırılacak, en önemlisi de halk aydınlatılacaktı.

Bu koşullarda, örneğin “yeni harfleri kullananlar cehennemde yanacak” veya “şapka giymek küfürdür, dinsizliktir” diyen bir yobazın halka verdiği zarar Yunan topçusundan daha fazladır.

Nitekim İstiklal Mahkemelerinin kuruluş amacı, asker kaçaklarını ve Türk Ordusu’na karşı Yunanlılarla birlikte hareket edenleri yargılamaktı. O mahkemelerde yargılananların yüzde 99’u asker kaçaklarıdır. Çünkü İskilipli gibilerin yayınladıkları bu tip fetvalar yüzünden askerden kaçanların sayısı sürekli artıyordu.

“İstiklal Mahkemelerinde İskilipli gibi yüzlerce binlerce adam yargılandı” yalanını uyduranların Atıf Efendi gibi birkaç örnek daha verebilmesi mümkün değildir. İskilipli’nin yargılanma nedenini sadece yazdıklarıyla sınırlamak tarihi çarpıtmaktır.

İskilipli Atıf devrim karşıtlığından yargılanmıştır. Üstelik şapka yerine savundukları fes de ne İslamla ne de Osmanlılıkla alakalıdır, Yunan kültürüne aittir. Onu da 2. Mahmut getirmiştir ve ne gariptir ki, o fes de “bu başlık şeriata aykırıdır” direnişiyle karşılaşmıştır. Yani yeniye karşı direnişin sığınağı daima din olmuştur.

Bugünün koşullarında ve cahilce bir yaklaşımla, “Efendim, İskilipli’nin yazdığı ‘Frenk muhalifliği ve Şapka’ başlıklı mini kitap nihayet bir kitaptır, insan kitap yüzünden yargılanır mı” diyenler vardır.

Oysa istiklal mahkemeleri tarihine bakılacak olursa Atıf evvela Giresun heyetince ve sonra Ankara’da ikinci kez yargılanmış, ilkinden yani kitaba dayalı muhalefetten beraat ederken, eylemlerini mahkeme yasağına rağmen sürdürdüğü ve ayaklanmaları kışkırttığı için vatana ihanet suçundan ikinci mahkemede suçlu bulunmuş ve idam edilmiştir.

Yani suçlanmasına sebep mini kitabı ve şapkaya karşı oluşu değil mahkemenin yasağına rağmen sürdürdüğü kitap basma ve yayını suretiyle fitne ve infak dolu söz ve eylemleri, kışkırtma ve başkaldırıya teşvikidir. Ümit Doğan’ın bu konuda belgelerle birlikte ortaya koyduğu eseri de okuyarak tüm bilgilere sahip olabilirsiniz.

vatana ihanet iskilipli

“KAHRAMANLAR VATAN HAİNİ, VATAN HAİNLERİ KAHRAMAN İLAN EDİLİYOR” Tarihi benliğimiz yok ediliyor.

Suistimal edilen Atatürk ve İskilipli Atıf Meselesi !

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir