Fazilet Neşriyat’ın ‘Mi’rac Gecesi Yapılacak İbadetler’ Uydurmasına Reddiye

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mi’rac Gecesi Yapılacak İbadetler Var Mıdır?

Allah’ın selamı , rahmeti bereketi cümlemizin üzerine olsun kıymetli okuyucularımız. Süleymanlı Haber olarak yeni bir reddiyemizi sizlere sunarak din adı altında anlatılan, Kuran ve sünnet dışı olan uygulamaları tek tek delilleri ile anlatmaya devam ediyoruz.

Süleymanlı Haber olarak , Fazilet Neşriyat’ın yayınladığı ‘Mübârek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen DUÂ ve İBÂDETLER’ isimli kitapta bulunan Kuran ve Sünnet dışı uygulamaları milletimize tek tek anlatarak nasıl Kuran ve Sünnete uymadıklarını , bid’at ibadet türleri ile milletimizi nasıl kandırdıklarını delilleri ile belirtmekle birlikte, Süleymanlı Haber olarak Fazilet Neşriyat’ın ilgili birimlerine yazılarımızı gönderdiğimizi ve cevap verilmediğini de sizlere belirtmiştik.

Bu kısa açıklamalardan sonra dilerseniz konumuzu teşkil eden reddiyemize giriş yapalım. Ayrıca ilgili kitabın 2023 basım ismi ve kapakçığı değişmiştir. Yeni isim ve kitabın ön yüzü değişmiş olsa da içerikler hiç ellenmeden aynı şekilde bırakılmıştır.

Fazilet Neşriyat’ın , ‘Mi’raç Gecesi’ başlıklı konu içeriğini bu sefer ‘Mübârek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler’ isimli kitabından alıntılanmış olan Süleymancılar yani kendilerini Süleymanlılar olarak isimlendirdikleri internet sitelerinden ekran görüntüsünü alarak aşağıya ekliyoruz.

Fazilet nesriyat mirac yalani

Yukarıdaki ekran görüntüsü bizzat kendi internet sitelerinden olmakla birlikte (Aynı bilgiler Fazilet Neşriyat’ın ‘Mübârek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen DUÂ ve İBÂDETLER’ isimli kitabında ve web sitesinde mevcut.)

İlgili kitap elinizde var ise sayfa numarası basın-yayın tarihlerine göre değişiklik gösterebildiğinden sayfa numarası belirtmemekteyiz. Ancak bizim elimizdeki eserde [s. 10], diğer kitaplarda ise [s. 27] de bulunmaktadır.

Takvim Yaprağındaki Mesajda Şu şekildedir:

Receb-i şerîfin 27. gecesi (yarın akşam) Mîraç Gecesi’dir. Mîraç Gecesi’nde, yatsı namazından sonra 12 rekât Hâcet Namazı kılınır.

Her rekâtte Fâtiha-i şerîfeden sonra 10 İhlâs-ı şerîf okunur. Namaza şöyle niyet edilir:

“Yâ Rabbi, rızâ-yı şerîfin için niyet eyledim namaza. Bu gece, yedi kat gökleri ve bütün esrârını göstererek muhabbetin ile müşerref kıldığın Habîbin Resûl-i Zîşân Efendimiz hürmetine, ben âciz kulunu afv-ı İlâhî’ne, feyz-i İlâhî’ne ve rızâ-yı İlâhî’ne mazhar eyle.” Allâhü Ekber.

Namazdan sonra;

4 Fâtiha-i şerîfe,

100 defa, “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”

100 istiğfâr-ı şerîf,

100 salevât-ı şerîfe okunup dua edilir.

Bu namaz, her rekâtte yüz İhlâs-ı şerîf okunarak on rekât kılınır veya her rekâtte on İhlâs-ı şerîf okunarak 100 rekât kılınırsa bunu yerine getiren mümin, bu namazın feyz ve bereketiyle huzûr-ı İlâhî’ye namaz borçlusu olarak çıkmaz (namaz borçlarını edâya muvaffak olur).

Hadîs-i şerîfte, Receb-i şerîfin 27. gününde yani kandil gecesini takip eden gündüzde oruç tutana altmış ay oruç sevabı yazılacağı vaad edilmiştir.

Mîraç Gecesi’ni takip eden gündüzde, öğle namazı ile ikindi namazı arasında 4 rekât namaz kılınır. Her rekâtte Fâtiha-i şerîfeden sonra;

5 Âyetü’l-Kürsî,

5 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn,

5 İhlâs-ı şerîf,

5 Kul eûzü birabbi’l-felak,

5 Kul eûzü birabbi’n-nâs sûreleri okunur. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat) yazılmıştır.

Daha önceki yazılarımızda Hâcet Namazına ilişkin bilgilendirmeleri yapmıştık. Dolayısıyla bu yazımızda tekrardan uzun uzadıya yazmamıza gerek yoktur. Konu ile ilgili merak ettiklerinize reddiyelerimiz bölümündeki yazılarımızdan bakabilirsiniz.

https://suleymanlihaber.com/reddiyeler

Her yazılarında delilsiz hareket eden yalan üzerine kurgulanmış olan özel günler üretme ve bu günlere özel namazlar dahil etme konusunda taktik hep aynıdır.

Önce uydurulmuş güne uydurulmuş bir hâcet namazı kıldırılır. Dikkat edin aslı itibar ile Hâcet Namazı ve duası mevcuttur ve özel günlere ait değildir.

Aynı zamanda Fazilet Neşriyat’ın ilgili eserinde ve konu başlığında belirtmiş olduğu gibi “Habîbin Resûl-i Zîşân Efendimiz hürmetine” niyeti ile ve ”Her rekâtte Fâtiha-i şerîfeden sonra 10 İhlâs-ı şerîf ” okunacak tarzda bir ‘Hâcet Namazı’ söz konusu bile değildir. En önemlisi de biz müminler namazlarımızı Peygamberimizin hürmetine değil Allah’ın rızasını kazanabilmek adına kılmaktayız!

Allah bizleri birilerinin hürmetine bağışlamayacak! Namazın başında böylesi bir niyet ile şirke götürecek bir tevasül inancını da empoze etmek ve İslam dinini içten içe deforme etmekten başka bir şey değildir.

Biz müslümanlar bu gibi kandırmacaları, süslü kelimeleri duygusallıkla karşılayarak aslında dinimize zarar verdiğimizin farkına varabildik mi!? Bir kez olsun bunlar hakkında, gerekli-detaylı araştırmaları yaptık mı !?

Yalanlar bunlarla sınırlı kalmıyor… ”Namazdan sonra; 4 Fâtiha-i şerîfe, 100 defa, “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.” 100 istiğfâr-ı şerîf, 100 salevât-ı şerîfe okunup dua edilir.” şeklinde devam etmektedir. Bu rivayetde hiç bir delil ifade etmeksizin verilmiş olup özünde de hiç bir rivayette yer almamaktadır. Dikkat edildiyse ilgili kitabın birçok yerinde bu rivayet ve benzer rivayetler asılsız olmasına rağmen yer almaktadır!

Yazımızın devamında yazacaklarımızla da uydurulan bu günlerin, müslümanlar için nasıl torpil aracılığı yapıldığını daha iyi göreceksiniz.

Fazilet Neşriyat’ın kitabında ilgili bölüme şu şekilde devam edilmektedir: ”Bu namaz, her rekâtte yüz İhlâs-ı şerîf okunarak on rekât kılınır veya her rekâtte on İhlâs-ı şerîf okunarak 100 rekât kılınırsa bunu yerine getiren mümin, bu namazın feyz ve bereketiyle huzûr-ı İlâhî’ye namaz borçlusu olarak çıkmaz (namaz borçlarını edâya muvaffak olur).” Din kolaylıktır ancak “falan namazdan şu kadar kıl ve rekatlarda şu belirli sureleri oku ve namaz borçlarından kurtul…” gibi ifadeler her ne kadar kolay olsa da söylendiği gibi basit değildir.

Bu işin rahatına ve beleşine kaçmaktır! Cümlelerimiz biraz sert olabilir ama vermiş oldukları kitaplardaki bilgiler itikadi olarak hem yalan hem sahtekarlık hem de şirk boyutunda olması ister istemiz insanın canını sıkmakta.En azından Kuran ve Sünnete tabi olanların canı sıkılmakta.

Tabi yalanları bu kadarla sınırlı değil… Bu kitabın yazarları sanki bir ilme sahip değilmişçesine yalan yanlış bi’dat ve hurafeleri üreterek ve bunları özel güne ve gecelere sığdırarak kitabı hazırlamış, yalanları atmaktan geri durmuyorlar.

Oysa ki böyle ibadetlerle namaz borçlarının bırakın düşmesini- eda olmasını- islam dininde Kaza Namazı konusu bile hararetli tartışmaları beraberinde getirmiş.

Ne güzel böyle geceleri duygu sömürüsü ile kullan, kıldır uydurduğun namazı sonra da “Aman namaz kılıyor ne var canım niye itiraz ediyorsunuz ! ” diye söylen, nafile türünden bile olmayan bidatı müslümanlara yaptır, vaat et ve kandır: sonra mümin bunlarla uğraşırken sabah namazına kalkamasın. Felaketin alası değil de nedir bu !

Evet, çok uzun yıllar içlerinde bulunmuş ve bu sistemi uygulayan bir çok kişide gerçek sünnetlerin ve farzların bu tarz ibadetler yüzünden aksadığına şahit olmaktayız. Kaza Namazı ile ilgili durumlar sahih Hadis-i Şeriflerde bildirilmiştir. Bu namaz üç durum için geçerlidir.

Bu durumların dışında, namazın kazası konusu ihtilaflı bir meseledir. Buna karşın böyle garanti verircesine bir rivayet olamaz. Hatta bazı alimlerimiz bir müslümanın namaz kılmaması gibi bir durumunun mümkün olmayacağını, kılınmamış namazlar için tövbe edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Konumuzun dağılmaması adına kaza namazı ile ilgili detaylara daha fazla girmeyeceğiz.

Eserdeki ilgili yazıya devam edelim: namazı kıldırdıktan sonra ne eksik kaldı tabii ki de ORUÇ….Fazilet Neşriyat sevapları bol bol dağıtmakta marifet sahibi olsa gerek cömert davranarak(!) ”Receb-i şerîfin 27. gününde yani kandil gecesini takip eden gündüzde oruç tutana altmış ay oruç sevabı yazılacağı vaad edilmiştir.” diye belirtmiş.

Hadis alanını incelerseniz Recep ayında tutulan oruçlarla ilgili bu tür rivayetlerin hepsinin yalan olduğunu ve hatta eski Arapların bu aya hürmeten oruç tuttuklarından bu tarz rivayetlerin söylendiğini anlarsınız.

Namazı kıldırdıktan sonra ne eksik kaldı tabikide oruç….Fazilet Neşriyat sevapları bol bol dağıtmakta marifet sahibi olsa gerek cömert davranarak ”Receb-i şerîfin 27. gününde yani kandil gecesini takip eden gündüzde oruç tutana altmış ay oruç sevabı yazılacağı vaad edilmiştir.” diye belirtmiş. Hadis alanını incelemezseniz böyle olur. Oysaki Recep ayında tutulan oruçlarla ilgili bu tür rivayetlerin hepsinin yalan olduğu ve hatta eski arapların bu aya hurmeten oruç tuttuklarından bu tarz rivayetler söylendiği meşhurdur.

Yine sünnet olan oruçlarda bellidir; pazartesi , perşembe ve her ayın 13,14,15. günleri gibi… Siz Nebimizin (a.s) sahih rivayetlerinde böyle bir vaatte bulunduğuna şahit oldunuz mu hiç?

Yalan attıkları gibi merfu bir haber diye geçiştirdikleri internet sitelerinde ve kitaplarında hiçbir şekilde delillendiremezler de… Oysa ki bunların aksi olan tüm metinleri bizim elimizde mevcuttur.

Yazının son satırlarında Fazilet Neşriyat :Mîraç Gecesi’ni takip eden gündüzde, öğle namazı ile ikindi namazı arasında 4 rekât namaz kılınır. Her rekâtte Fâtiha-i şerîfeden sonra; 5 Âyetü’l-Kürsî,5 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 5 İhlâs-ı şerîf, 5 Kul eûzü birabbi’l-felak, 5 Kul eûzü birabbi’n-nâs sûreleri okunur. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)demiş kaynakları taradığımızda böyle bir durumunda söz konusu olmadığı gibi. Bu rivayet türüne en yakın rivayeti (Abdülkadir El Geylan -el Günye 1/332) bir rivayet söz konusudur. Tabi bu rivayette kim tarafından nasıl yazıldığı hangi deliller ele alındığı net belli değildir.

Buraya kadar verdiğimiz bilgilerin dışında şimdi bir kaç önemli noktaları site olarak bizler delilleri ile açıklamak istiyoruz.

İsra ve Miraç’ın Receb’in yirmi yedinçi gecesi olduğuna dair sahih olan hiçbir haber yoktur. Gerçekte İmam Nevevi , İsra ve Mi’rac için Receb’in yirmi yedinci gecesi değil, Rebiulahir’in yirmi yedisinde olduğunu nakleder.

ez-Zuhri , bunun hiçretten beş yıl olduğunu söyler. İbn İshak , İsra’nın İslam’ın Mekke’de yayıldığı bir zamanda olduğunu söyler.

el-Leknevi , İsra ve Miraç hakkında şöyle diyor:

”….Avam arasında meşhur olduğuna göre, Receb’in yirmi yedinci gecesi nebevi isra gecesidir. Recebiyye mevsimi (bayram) Harameyni Şerifeyn’de bilinen bir şeydir. İnsanlar Recep ayında Medine’ye Nebi’nin (a.s) kabrini ziyaret etmeye gelirler. Receb’in yirmi yedinci gecesi toplanırlar. Halbuki bu tarih , alimlerle tarihçiler arasında üzerinde ihtilaf edilmiş bir gündür. Denildi ki bu hadise Rebiu’l – Evvel’de idi, bir diğer söze göre de Rebiu’l – Ahire’de idi. Bir diğer sözde de Zilhicce ayınd meydana gelmiştir. Şevval’de de vuku bulduğu söylenmiştir. Ramazan’da olduğu da bu sözler arasında dır. Receb’in yirmi yedinci gecesi olduğu da söylenmiştir. Bazıları bu görüşü daha güçlü bulmuşlardır. el-Kastallani bu konuda el-Mevahib el Ledunniye’de bu konuya geniş yer verdiği gibi , başkaları da başka eserlerde buna yer vermişlerdir. Bu anlayışa göre Receb’in yirmi yedinci gecesi ve Miraç gecesi olduğu söylenen diğer gecelerde bu gecede beş vakit namazı lütfündan bize farz kılan , Nebisine (a.s) bu gecede sayısız nimetler veren ve bu gecenin ecrinin diğer günlere nisbetle elli kat daha faziletli kılıması , rahmeti ile onunla yüz yüze konuşup görüşmesi hasebiyle , Allah’a şükür ve çokca ibadet edilmesi gerekir. Hakeza İsra gecesinin ümmet hakkında değil de  Nebimiz (a.s) hakkında Kadir Gecesinden daha hayırlı olduğu da söylenmiştir.(Parantez içi kendi cümlemiz bu nokta çok hassas ve tamamen yalandır.) Kadr gecesinin varlığı kuran ile sabittir ve açık delildir. Oysaki Mi’raç ihtilaflıdır ve imani bir mesele değildir. Yine dikkat edin İsra suresi 1.ayeti kerimesinden bahsetmiyoruz. Aşağıdaki yazımızın devamında İsra olayının hak ama Mi’raç konusunun ve kandilinin olmadığını delilleri ile okuyup göreceksiniz.) Bu geçeyi ihya etmeye gelince , kulun görüşüne bırakılmıştır. Bu konuda kendisine itimad edilecek bir hadis varid olmamıştır. Bu konuda varis olan hadis ise daha önce anıldığı gibi uydurmadır. Hakeza o geçenin sabahı oruç tutmak müstehabdır. Bu konuda varid olan hadis İBN Hacer’in Tebyinu’l Aceb Bima Verede fi Şehri Receb’de zikrettiği gibi ,eleştiri ve tenkidden ve isnadının veya lafzının düşüklüğünden hali değildir. Burada Hind ve daha birçok ülkede meşhur olduğu üzere bu gecenin gündüzünde oruç tutmak bin gün oruç tutmaya bedel olduğunun söylenmesinin aslı yoktur.(Kaynak Abdulhay el-Leknevi, el-Asar el- Merfua fi’l – Ahbar el – Mevdya sayfa 77)

İbn Hacer’in İbn Dihye’den naklettiğine göre ” İsra’nın Receb’de olduğuna dair rivayetler yalandır.” (Kaynak :(İbn Hacer,Tebyinu’l Aceb Bima Verede fi Şehri Recep: s.6))

İsra ve Mi’rac gecesi ile ilgili olarak Haseneyn Muhammed Mahluf diyor ki : 

Eski zamanlardan beri müslümanlar Miraç gecesini Allah’a şükür ile ikame edip bu gecedeki büyük fazileti aramışlardır. Bu vesileyle o gece, insanı Allah’a yaklaştırıcı nafile ibadetler eda edilebilir, tasaddukta bulunulup yakınlar ziyaret edilebilir, dualar edilir…” (Kaynak : Hasaneyn Muhammed MAHLUF, Feteva Şer’iyye : c.2, sayfa 129,130)

Sonra bu gece hakkında şöyle söyler:

” Ancak bilinmesi gerekir ki, bu gecede Allah’a şükür için kıyamda bulunmak sadece bu geceye özgü bir vacip değil, o gecede Allah’a yaklaştırıcı ameller caiz olduğu gibi başka gecelerde de caizdir. Bu gecelerdeki kıyam eğer bunun vacip olduğu inancını içermezse herhangi bir sakıncası olmaz. Ancak sakıncalı ve sakınılması gereken, bu gece de herhangi bir namaz kılmayı, Allah’ın vacip veya Rasul’ün (sallallahü aleyhi ve sellem) bu konuda bir sünnetinin olduğu veya sahabe ile ümmetin selefinden bir eser (haber) olduğu şeklindeki itikaddır.“(Kaynak: Hasaneyn Muhammed MAHLUF a.g.e . c.2 sayfa 130)

Yukarıdaki satırlarda son dönem alimlerinden ilk dönem alimlerine doğru bir izahat var iken en hoşgörülü biçimi bu günlerde gerek gecesinde gerek gündüzünde özel bir ibadet biçimi olmadığı ve Allah Rasülünden böyle bir uygulamanın olmadığı ortaya konmuştur.

İlk dönem alimleri ile ilgili Alimler İsra’nın meydana geldiği tarih üzerinde ihtilaf etmişlerdir. Kimisi hicretten bir yıl önce kimisi de 18 ay önce vuku buldu demişlerdir.(el Beyhaki,Şuabu’l İman İbn Abbastan gelen bir rivayet.Yine İbn Mace- Es Sünende de benzer rivayet vardır.)

Hicretten bir yıl önce ve Rebiu’l-Evvel ayında olduğunu söyleyenleri arasında Ebu İshak el-Harbi (H. 189-285) vardır. Ibn Hacer’in Ibn Dihye’den naklettiğine göre İsra’nın Recep’de olduğuna dair rivayetler yalandır.(İbn Hacer,Tebyinu’l Aceb Bima Verede fi Şehri Recep: s.6)

İmam Nevevi bu rivayete göre; “İsra” yirmi yedi Rebiulahir’de meydana gelmiştir. Bir diğer görüşe göre ise rebiülevvelin yirmi yedincisidir.(Kaynak: en- Nevevi , Müslim Şerhi : c.2 /209)

İbn Hazm ise, İsra’nın hicretten yıl önce olduğunu söyleyenlerdendir. Muhammed Ebu Şeybe İsra’nın Rebiulevvel ayının on ikisinde olduğunu en doğru görüş olarak kabul edenlerdendir.

İbn Sad, et-Tabakat’ta el-Vakidi’den(*) yaptığın rivayetlerde Allah’ın Rasulünün (sallallahu aleyhi ve sellem) hicretinden bir yıl önce meydana geldiğini söyler. (Kaynak: Tabakat :c.1/143)(Parantez içerisindeki yıldızdan Kasıt Vakidi hakkında Ahmet B. Hanbel ve en Nesai de el- Bakidi hakkında onun hadis uyduran birisi olduğunu söylemiştir. Yahya İbn Main ve Ebu Zur’a da onun hadis uydurduğunu söyleyenlerdendir.)

İmam Nevevi ise, Müslim Şerhi’n de nübüvvetten sonra beşinci yılda olduğunu söyler.(Kaynak : en- Nevevi , Müslim Şerhi : c.2 /209)

Ibn Kuteybe ise İsra hakkında şunları söyler:

” Rasul (sallallahu aleyhi ve sellem) kırk yaşındayken kendisine nübüvvet verildi. Amcası Ebu Talip kırk dokuz yaşından sekiz ay almışken öldü. Hatice’nin ölümü üzerinden üç ay geçtikten sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Zeyd Ibn Harise ile beraber Taif’e gitti. rada bir ay kaldıktan sonra tekrar Mekke’ye döndü. Taif’ten döndükten bir yıl altı ay sonra İsra olayı oldu.”²⁵⁷
Ancak bu rivayetlerin çoğu, sahih olma ihtimali az olan rivayetlerdir. Allah’ın Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) hicretten üç yıl önce evlendi. En yakın ihtimalle bu olayı hicretten on bir ay öncedir Böyle olunca da Hatice’nin (radıyAllahu anha) ölümü hicretten dört yıl bir ay öncedir. Bu konuda yapılması gereken sahabeye uyumaktır. Onlar böyle bir günü ne aramışlar ve ne de böyle bir gün için merasimler düzenlemişlerdir.(Kaynak : İbn Recep el- Hanbeli , Letaif’ul – Mearif Fiyma Li Mevasimi’l – Ami Mine’l Vezaif : s150,151)

Evet kıymetli kardeşlerimiz yukarıdaki rivayetlerin bir çoğu birbiri ile çelişmekte en doğrusunu Allah bilir demekle birlikte bize düşen bu konuda sahabeye uymaktır. Onlar böyle bir günü ne aramışlar ve ne de böyle bir gün için merasimler düzenlemişlerdir.

İsra ve Mi’raç konusunda tanımlamalar konusunda ileride bir makale daha yazılacaktır. Mi’raç olayı denilince genelde hep İsra suresi 1.ayeti kerimesi okunmaktadır. Oysaki piyasada anlatılan mi’raç ile alakası bile yoktur. Tüm bu tanımlamalara göre bizler İsra Suresinin 90-93 arası pasajlarını burada belirtmek isteriz…Mealen:

90,91,92,93. Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.” buyurulmuştur.

Bizler Süleymanlı Haber olarak Fazilet Neşriyat’ın ilgili kitabında, insanlara din adı altında nafile ve ibadet olarak tavsiye edip anlatılan tüm bilgileri teker teker araştırmaktayız, gereğini de yapmaktayız.

Unutmayalım ki bu uygulamaları ne Allah’ın Rasül’ü (a.s) Efendimiz, ne sahabeleri ne de tabiin ve sonraki gelenler yapmamıştır. Bize düşen sahih rivayetlerle ibadet etmemiz. Her seferinde nafilelere karşı olduğumuzu söyleyenler olsa da nafileler bellidir. Var olan nafileleri istediğiniz gibi yapabilirsiniz tabii ki ancak nafile olarak lanse edilen, din haline getirilen şeylere müslüman olarak karşı olduğumuzu sizlere bildirmek isteriz. 

Daha önce sitemizde ilk reddiyemizi yazdığımız “Yine Fazilet Neşriyat’ın yalanını ortaya koyduğumuzda Diyanet İşleri Başkanlığı”mızın mevcut eserlerini taradığımızda konu ile ilgili verilen genel bilgi aşağıda mevcuttur. 

Kadir gecesi namazi yoktur

Fazlalık olmaması açısından tekrardan yüklemedik. Dilerseniz ilk tartıştığımız ve fazilet neşriyata yazdığımız yazının linki de aşağıda mevcuttur. Linkleri Başlıklı ve yazı formatında artık eklemiyoruz. Çünkü internet sitesini tam manası ile kullanamayan kardeşlerimiz link yok diye yazılarda bulamadıklarını söyledikleri için açık link formatını sitemizde uyguluyoruz. (Aslında web site tasarımı ve aramalarda geçerli olan güncel teknoloji bizim belirttiğimiz şekilde olsa da ziyaretçilerimiz kolayına gidenini kullanmaya karar verdik.)

Fazilet Takvimindeki ‘Kadir Gecesi Namazı’na Reddiye

Yine eleştirisel olarak Süleymanlıların internet siteleri yok diyenler olabilir Süleymaniye’nin sitesinden ekran görüntüsü koymakla birlikte iddia ettikleri tavsiye türlerinden (yalan) namazlara ve zikirlere ait ekran görüntülerini yukarıda eklemeyeceğimizi söylemiş olsak ise de yazımıza ilave ederek güncel ekran görüntülerini de eklememiz daha uygun olacak.

Bununla birlikte iddia edilen tavsiye namaz türlerine ait ekran görüntülerini eklemeyeceğimizi söylemiştik.

Ancak böyle bir iddiayı delillendirip çürütmemize rağmen inkârcı bir yolla, göz göre göre yalan atanlar olabilmekte… İddia ettikleri şeyler ve tavsiyeleri asılsız olduğu halde bunlara karşı çıkanları “fitneci, ehli sünnet düşmanı, vehabi” diye nitelendirebilmektediler.

Yazıdıkları şeylerin yalan olduğunu kanıtlamamıza rağmen bazı fanatikler yayınlarında tür itikadi bozukluk içeren bilgilerin olmadığını söylerek, yalanla dolu inkârda bulunmaktadırlar. Bu kişilerin her türlü inkâr , yalanlama , gerçeği reddetme tepkilerine karşın ekran görüntülerini gerek sitemizde gerekse sosyal medya mecralarımıza ekliyoruz.

(NOT: Fazilet Takvimini bizzat kendimiz de  mobil olarak kullanmaktayız. Kişisel instagram hesaplarımızla da sayfaları takip etmekteyiz. Tüm bunlara binaen yukarıda yazı ile yazılan hurafi ve yalan ibadet türlerinin görüntüleri de aşağıda verilmiştir. Aksi bir durumla karşı karşıya kalmamak için gerekli görüntüler dahil edilmiştir.2023 Yılına ait görüntüler aşağıda olmakla birlikte 2024 yılına ait takvim yapraklarıda aynı şekildedir. Bakınız…)

fazilet nesriyat mirac yalanlari

Fazilet Neşriyat’ın ‘Mi’rac Gecesi Yapılacak İbadetler’ Uydurmasına Reddiye

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir