Fazilet Takvimi’nin ‘Hacca Gidemeyen Müslüman Ne Yapmalı?’ Yazısına Reddiye

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugün bu reddiyemizi Hollanda ülkesinin bir ilinde bulunan Süleymanlılarda yetişen ama tevhid ehli olan Kuran ve Sünneti benimsemiş bir kardeşimizin vesilesi ile yazıyoruz inşallah.

Bu kardeşimize katkısından dolayı buradan selam gönderir  ve tüm kardeşlerimize Allah’ın selamı rahmeti bereketi üzerlerine olsun deriz. Reddiyemiz bu yılda Fazilet Takvimi ilgili bölümü yazısından kaldırmadığı için geçerliliğini korumaya devam ediyor.

Zaman zaman yetişemiyoruz , zaman zaman gözden kaçıyor , böyle güzel kardeşlerimizin bizlere uyarılarda bulunarak malum konuları hatırlatması o kadar bizi mutlu ediyor ki , resmen bir bayram hediyesi niteliğinde… Gelin bu Hac’da , bu mübarek Kurban Bayramı’nda, Kuran ve Sünnet dışı rivayetleri , ibadet gibi aksedilen hurafe ve bidatları el birliği ile çözelim.

Süleymanlı Haber olarak Fazilet Takvimi’n de ”Hacca Gidemeyen Müslüman Ne Yapmalı?” isimli yazısına bir reddiye yazmayı uygun gördük.

Fazilet Takvimi Süleymanlı Haberi sosyal medya hesaplarından engellediği için kendilerine bu yazımızı ve uyarımızı kardeşlerimiz whatsapp üzerinden , bizler de e-mail üzerinden bildirmesini yapacağız ve bizlere cevap verme hakları da her zaman mevcuttur.

Yazılan bu yazılarımız reddiye amaçlı olarak yazılmakla birlikte , karalama , kötüleme ve benzeri suç teşkil edecek biçimde yayınlanması söz konusu değildir. Fazilet Takvimi’ni kendimizde kullanmaktayız. Bunu her yazımızda belirtelim ki , yazdığımız diğer yazılar da dahil , Süleymanlı Haber’e çirkin ifadeler ve iftiralar atılmasını engelleyelim.

Fazilet Takvimi’nin 6 Temmuz 2022 Çarşamba günü yayımlanan takvim yaprağında “HAC’CA GİDEMEYEN MÜSLÜMAN NE YAPMALI?” ibaresi yer almaktır. 2023 Yılı içinde reddiyemiz geçerlidir. (22 Haziran 2023 Takvim Yaprağı)

HACCA GİDEMEYEN MÜSLÜMAN NE YAPMALI?

Hacca gidemeyen Müslüman, Arefe günü öğle namazı ile ikindi namazı arası, kendini Arafat’ta kabul ederek Allah rızası için 2 rekât namaz kılar. Her rekâtte; 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 Kul yâ eyyühel-kâfirûn, 10 İhlâs-ı şerîf okur.

Namaza şu niyetle başlar:Yâ Rabbi, bugün şu saatlerde Arafat’ta milyonlarca Müslümanın ‘Lebbeyk’ diye ilticâ ettiği zamanda, âciz kulun orada bulunamadı. Bu kulunun rûhunu onlarla beraber kılıp, benim ilticâmı da onların ilticâsına ilhâk buyur. Orada aff-ı umûmîye mazhar kıldığın kullarına, beni de ilhâk eyle!..” Allâhü Ekber. Namazdan sonra:

70 İstiğfâr-ı şerîf,

11 veya 70 adet, “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve Hayyün lâ yemût, biyedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in Kadîr” tevhîdini okur.

3 veya 11 yahut 70 adet “Allâhü ekber, Allâhü ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd” diyerek tekbîr getirir.

100 defa şu tesbihi okur: “Sübhânellezî fi’s-semâi arşuhû, Sübhânellezî fi’l-ardı sültânühû, Sübhânellezî fi’l-ardı hukmühû, Sübhânellezî fi’l-cenneti rahmetühû, Sübhânellezî fi’l-kabri kazâühû, Sübhânellezî fi’l-kıyâmeti adlühû, Sübhânellezî fi’l-bahri sebîlühû, Sübhânellezî rafea’s-semâe, Sübhânellezî beseta’l-arda, Sübhânellezî lâ melce’e ve lâ mence’e minhü illâ ileyh.”

Arefe günü öğleden sonra, Hızır aleyhisselâm ile İlyâs aleyhisselâm’ın Arafat’ta buluştuklarında okudukları şu duayı da mümkünse 100 defa okumalıdır: “Bismillâhi mâşâallâhü lâ yasrifü’s-sûe illallâh, Bismillâhi mâşâallâhü lâ yesûku’l-hayra illallâh, Bismillâhi mâşâallâhü lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”

Bundan sonra dua edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat) 06 Temmuz 2022 Fazilet Takvimi  yine 22 Haziran 2023 tarihli takvim yaprağında da düzeltmeye gidilmemiştir.

Yukarıdaki ibarelerin hepsi fazilet takviminden alıntıdır. Dileyen ilgili gün ve tarihe bakarak kendileri takvimlerini kontrol edebilirler ve bizler de ilgili alıntı yapmış olduğumuz takvim yaprağının ekran görüntüsünü yazımıza dahil ediyoruz.

Süleymanlı Haber , yalan atıyor , iftira ediyor ve sağa sola karalama çalışması yapıyor gibi hoş olmayan ithamlarda bulunan kişiler olduğu için reddiyelerimize her seferinde ilgili konuların ekran görüntülerini de dahil ediyoruz. Fazilet Takvimi Ekran görüntüleri aşağıdaki gibidir. (Mobil Telefon ve Takvim Yaprakları)

Fazilet Hac

Şimdi Fazilet Takviminde din diye anlatılan , Kuran ve Sünnet dışı uygulamayı tek tek analiz edeceğiz. Öncelikle siz okuyucularımıza delilsiz ibadet etmeme , Allah Resülü’nün (a.s) yapmadığı ve uygulamadığı şeyleri din edinmemenizi şiddetle tavsiye ederiz. Daha önceki yazılarımızda Bi’dat , Hurafe ve benzeri şeylerin ne olduğunu belirtmekle birlikte ”Cahilin dindarlığı arttıkça sapması da artar.” sözünün tam yeri olduğunu düşünmekteyiz.

Şimdi her reddiyemizde gelen karalama ve iftiraları ezberlemekle birlikte bu reddiyemizden sonra da  ”Süleymanlı Haber namaza karşı , zikretmeye karşı ” söylemler olacaktır. Peşinen belirtelim ki isteyen istediği gibi nafile namaz kılabilir ama Fazilet Takvimi’nin ”HACCA GİDEMEYEN MÜSLÜMAN NE YAPMALI?” isimli yazısında belirtmiş olduğu namaz ibadetinin Allah Resül’ü tarafından uygulamasının yapılmadığı ve böyle bir tavsiyesinin de ilgili rivayetlerde olmadığına binaen böyle bir nafile namaz yoktur.

Nafile namaz türlerini lütfen arama butonuna yazarak arayıp detaylı bilgi alın. Gerçek sünnetleri ortadan kaldıran bidat türü her ibadet denen davranışları yaparak daha takvalı olduğunu zanneden cahilce ve şuursuzca yapılan davranışlardan uzak durulması gerektiğini tekrardan söylüyoruz. Gelin hep birlikte analizimizi yapalım ve Fazilet Takvimi’ni bu konuda müslümanca uyaralım.

”Hac’ca gidemeyen Müslüman, Arefe günü öğle namazı ile ikindi namazı arası, kendini Arafat’ta kabul ederek Allah rızası için 2 rekât namaz kılar.” şeklinde bir namaz türü yoktur , var isede sorarız ”Allah Resül’ü (a.s) efendimiz ne zaman böyle bir uygulama yapmış , yaptığı bu uygulamaya dair hadis türleri ve hadisler nelerdir ? ”

Yine aynı zamanda bununla hangi ayetler örtüşmekte ve hadislerin ilgili ayetlerle bağlantıları nelerdir biz araştırdık bulamadık , Fazilet Takvimi bize gönderirse reddiyemize cevap niteliğinde özür metni yayınlar ve hatamızdan dolayı tövbe ederiz.

”Her rekâtte; 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 Kul yâ eyyühel-kâfirûn, 10 İhlâs-ı şerîf okur.” şeklindeki rivayete gelecek olursak özellikle bu tarz rivayetlerin bir çoğu asılsız olduğu gibi akşam ve sabah namazlarının sünnetlerinde Allah Resülü’nün bu ayetleri okuduğuna dair rivayetler mevcuttur , bunu kimse inkar edemez ama bu aslı olmayan namaz için bu uygulamayı kim nasıl yapmış yukarıdaki sorduklarımıza cevap bulabilirsek bizde bilgilenmiş oluruz. Kaynakları hala araştırıyoruz…!

İlgili namaza : “Yâ Rabbi, bugün şu saatlerde Arafat’ta milyonlarca Müslümanın ‘Lebbeyk’ diye ilticâ ettiği zamanda, âciz kulun orada bulunamadı. Bu kulunun rûhunu onlarla beraber kılıp, benim ilticâmı da onların ilticâsına ilhâk buyur.” şeklinde niyet etmenin tarifi edilmiş , bu niyet nerede yapılmış , sözler çok güzel ama bidatlar da İslam Dini’ne süslü gösterilip şeytanileşmişçesine, aman canım ne olacak işte namaz kılıyor , deyip eklenmiş ve dahası melun şeytan dosdoğru yolun üstüne oturup insanları aldatmış olmasın ?

70 İstiğfâr-ı şerîf,  3 veya 11 yahut 70 adet “Allâhü ekber, Allâhü ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd” diyerek tekbîr getirir. 100 defa şu tesbihi diye verdiği yerlerde tamamen uydurmadır ve bu uygulamalar yoktur. Açık ve net söylüyoruz her seferinde sayılarla insanları aldatıp manayı gözden kaçırmalarına sebebiyet veren bu nakşi eğilimli hipnozlar insanlarımızı bilinçsiz yapıyor. Sitemizden Süleymanlıların Zikirleri Nelerdir ? isimli yazımızı okursanız tüm bu konuları burada ele aldık ve defaatle anlattık. Lütfen ilgili  Süleymanlıların Zikirleri Nelerdir ? isimli yazımızı okuyunuz.

Kıymetli okuyucularımız birde uydurulan bir ‘Hızır’ meslesi var. Bu konuyu da ayrıca açacağız. (Birçok yazımızda zaman zaman değindik ama ayrı bir başlık açacağız ileriki zamanda tefsir derslerine başlayınca.)

İnsanlar Kehf Suresinin ilgili ayetlerini bilmedikleri için veya bu sureden bağımsız hareket ettikleri için hala hayatta bir Hızır (a.s) olduğunu genelde zor zamanlarda imdada yetiştiğini anlatırlar. Çoğunlukla anlatılan hikayeler mana alemleri , rüya alemleri , Süleymanlı Haber sen anlamazsın alemleri ( ! ) ilmin yetmez alemleri ( ! ) saymakla bitmez… Bunların hepsi kafalarından uydurukları yalandan başka bir şey değildir.

Sizler Hızır a.s ‘ ı sağda solda aramayın açın Kehf suresinin ilgili ayetlerini okuyun bu ayetlerin tefsirini veren dirayet ve rivayet tefsirlerini okuyup Hızır a.s’ı bulun.

Bu ilgili ayetleri tasavvufi sufi tefsirlerinden kesinlikle okumayın. Buradaki kesinlikle okumayın ifadesinde şunu kast ediyoruz ; oradan da okudu iseniz veya okuyacaksanız onların bir çoğunun da doğru olmadığını  hurafelerin eklendiğini net göreceksiniz.

Dilerseniz, bu konuyla ilgili biz tefsir paylaşımlarına başlamadan evvel, kendiniz şimdilik Hızır a.s ve İlyas aleyhisselâm’ın Arafat’ta buluştuları konusunda bir araştırma yapabilir, konuya hakimiyetinizi artırabilirsiniz.

Esasen hac konusunda bilgi verecekken Hızır a.s konusuna giriş yaptığımızın farkındayız ama burada çok suistimaller mevcut. Ayrı bir başlık açacağımızı belirtmekle birlikte bir kaç kısa bilgi vermek isteriz.

Başta Buhârî, İbrâhim el-Harbî, Ebû Hayyân el-Endelüsî, Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Muhammed Abdürraûf el-Münâvî, Takıyyüddin İbn Teymiyye ve Süyûtî olmak üzere birçok hadis ve tefsir âlimi Hızır’ın hayatta olmadığını söylemiş; onun yaşadığına dair nakledilen haberler İbnü’l-Cevzî, Ali el-Kārî, Muhammed Dervîş el-Hût gibi hadis tenkitçileri tarafından reddedilmiştir.

İbn Kayyim el-Cevziyye de Hızır’ın hayatına dair nakledilmiş rivayetlerin hepsinin uydurma olduğunu ifade etmiştir (el-Menârü’l-münîf, s. 67). Hızır’ın hayatta olmadığını ileri sürenler onun öldüğüne dair Kur’an’a, sünnete ve akla dayanan çeşitli deliller zikretmişlerdir.

Kur’an’ın, Muhammed’den önce birçok peygamberin gelip geçtiğini ve hiçbirine ebedî hayat verilmediğini (Âl-i İmrân 3/144; el-Enbiyâ 21/34), her nefsin ölümü tadacağını (Âl-i İmrân 3/185; el-Enbiyâ 21/35; el-Ankebût 29/57) bildiren âyetleri ve Hz. Peygamber’in vefatına yakın günlerde söylediği, “Yüz sene sonra bugün yeryüzünde yaşayanlardan hiç kimse kalmaz” (Buhârî, “ʿİlim”, 41; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 219) sözünü delil getirmektedirler.

İbn Kayyim ayrıca, bu konuda muhakkik ulemânın icmâının bulunduğunu söyleyerek onun yaşadığına ilişkin haberlerin doğru olmadığını değişik aklî delillerle ispat etmeye çalışmaktadır (el-Menârü’l-münîf, s. 73-76). Son devir âlimlerinden Şehâbeddin Mahmûd el-Âlûsî ve Kâmil Miras gibi müellifler de Hızır’ın her insan gibi öldüğü kanaatindedirler.

Hızır’ın henüz hayatta olduğunu, fakat zamanı gelince öleceğini kabul eden az sayıda âlim bu durumun Kur’an ve Sünnet’e ters düşmediğini ileri sürerse de görüşlerinin yukarıda kaydedilen âyetlerle bağdaştırılması çok zor görünmektedir.

Hızır’ın hayatta oluşunun hikmetini anlamak ve ona atfedilen fonksiyonları açıklamak da kolay değildir. Çünkü Allah çeşitli âyetlerde kâinatı kendisinin yaratıp yönettiğini beyan etmekte, ayrıca yönetimini kendisinin koyduğu kanunlara bağladığını haber vermektedir (meselâ bk. Fâtır 35/39-45). İnsanların dünya ve âhiret mutluluğunu elde edebilmeleri için Allah’ın emirlerine ve bütün kanunlarına uymaları gerekir.

İslâm âlimleri Hızır’ın peygamber, velî veya melek olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Onun nebî olduğunu söyleyenler Allah tarafından kendisine rahmet ve ilim verilmiş olmasını (el-Kehf 18/65), kıssada anlatılan işleri kendiliğinden yapmadığı yönünde açıklama yapmasını (el-Kehf 18/82), vahiy ile yönlendirilmesini, sahip olduğu bilgiler dolayısıyla Mûsâ’dan üstün bir konumda tanıtılmasını delil gösterirler. Hızır’ın velî olduğunu kabul edenler ise ona verilen bilginin doğrudan Allah’tan gelen bir ilham olabileceğini söylerler.

İbn Teymiyye, Hızır kıssasını ileri sürerek velîlerin şeriatın dışına çıkabileceklerini söylemenin yanlış olduğunu kaydeder. Ona göre Hızır’ın Mûsâ’nın şeriatının dışına çıkmadığı, yaptığı işlerin gerekçesini söylediğinde Mûsâ tarafından onaylanmasından anlaşılmaktadır.

Ayrıca Hızır’ın nebî kabul edilmesi durumunda Mûsâ’nın ümmetinden olmadığını, dolayısıyla onun şeriatına uymakla yükümlü bulunmadığını da söylemek gerekir (Risâle fî ʿilmi’l-bâṭın ve’ẓ-ẓâhir, s. 250). Hızır’ın melek olduğu iddiası (, I, 429) pek taraftar bulmamıştır. Genellikle tasavvuf erbabı onun velî olduğunu, kelâm, tefsir ve hadis âlimlerinin çoğu da nebî olduğunu düşünür.

Hızır telakkisi Nusayrîler başta olmak üzere aşırı Şiîler (Gāliyye), Yezîdîler ve Dürzîler arasında önemli bir yere sahiptir. Kur’an ve sahih hadis kitaplarında anlatılan hususlara zamanla birçok hurafe ve mitolojik unsurun eklendiği, bunun sonucunda birbiriyle ve İslâm inancıyla çelişkili yorumların ortaya çıktığı görülmektedir.

Hac Müslümanlara ise hicretin 9. yılında “Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna güç yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerine bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnidir.” ( 3. Âl-i İmrân. 97) ayeti ile farz kılınmıştır.

Bu yıl, Hz. Ebû Bekir’i hac emiri olarak görevlendiren Hz. Peygamber, hicretin 10. yılında yüz bini aşan sahabî ile birlikte hac yapmıştır. Hz.Peygamberin yaptığı bu hacca, son haccı olduğu ve sahabelerle vedalaştığı için “Veda Haccı” denilmiştir. (Vâkıdî, Muhammed b. Ömer, Kitâbu’l-Meğazî, (Tah: Marsden Jones), Beyrut 1966, III,1089; İbn Sa’d, Ebû Abdullah, Muhammed, Kitabu Tabakâti’l-Kebîr, Beyrut 1985. II,173)

Böylece Hz. Peygamberin uygulamaları ile hac, putperest ve müşrik âdetlerinden arınmış ve İslamî uygulamalarla yeni bir şekil almıştır. Bu durum Hz. Peygamberin “İslâm beş temel esas üzerine kurulmuştur. Bunlar, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın peygamberi olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kabe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.” (Buharî,1.İman.2, I,8; Muslim , 1.İman.5, H.No:19, I,45. )hadisi ile formüle edilmiştir.

Her ne kadar Kur’an’da zikredilmemiş olsa da haccın ömürde bir defa yapılmasının farz oluşu Ebû Hureyre tarafından nakledilen Hz. Peygamberin “Allah’ın Rasulü bize hitap ederek şöyle dedi: ‘Ey insanlar! Allah size haccı farz kıldı, (o halde) haccediniz. Sahabeden bir kişi ‘her sene mi ya Rasulallah? diye sordu.

Hz. Peygamber cevap vermedi. Adam sorusunu üç kere tekrarlayınca Allah’ı Rasulü şöyle buyurdu: ‘Evet demiş olsam size her yıl zorunlu olurdu ve buna güç yetiremezdiniz. Sizi serbest bıraktığım konularda siz de beni rahat bırakın. Sizden önceki ümmetler, çok soru sormaları ve peygamberleri hakkında görüş ayrılığına düşmeleri sebebi ile helak oldular. Size neyi emredersem onu gücünüz yettiği ölçüde yerine getiriniz. Sizi bir şeyden men edersem onu da terk ediniz.”(Buharî, 96.ftisam.3, V,361; Muslim , 15.Hac.71, H.No:409, 1,607-608; İbn Mâce, 25.Menâsik,2, H.No:2884, 111,405; 8. Menâsik.1, H.No:3585, IV,5) şeklindeki hadisinden anlaşılmaktadır. Hz. İbrahim’den günümüze kadar müminler nazarında önemli yeri olan hac ibadetinin Kur’anî referansları da çoktur.

Kıymetli okuyucularımız konumuza dönecek olursak, Fazilet Takvimi’nin bu rivayeti nereden , nasıl bir şekilde elde ettiğinin araştırmasını yaptığımızda bir başka nakşi eğilimli dini kullanan hurafi bir tarikatın uydurma kaynaklarından yararlanıldığının sonucuna ulaştığımızı belirtmek isteriz.

Fazilet Takvimi’ni hazırlayan kişilere bu konuda (biz olurda görmemişizdir , ulaşamamışızdır.) varsa bu namazın uygulanması, ayetleri ve hadisleri bize gönderirlerse bizde yerinde inceleyeceğiz.

Böyle bir namaza kaynaklarda ulaşamadığımızı tüm okuyucularımıza bildirmekle beraber Fazilet Takvimi’nin yazmış olduğu bu hurafi namazı red ettiğimizi de bildirmek isteriz. Yine hac konusunda Süleymanlı Haber olarak : Hac’ca gidemeyen müslüman ne yapmalı ? sorusuna cevap vermek isteriz.

Hac hem bedeni hem de mali bir ibadettir. Bu konuda:

1-Hac ibadetinin farz olması için bazı şartların oluşması gerektiğini öğrenmesini bunun neticesinde hareket etmesini tavsiye ederiz.

2-Öncelikle Hac’ca gidemeyen bir müslüman neden Hac’ca gidememiştir ? sorusunu kendisine sormasını tavsiye ederiz.

3- Nedeni ne ise bu konuda çalışma yapmasını mali ise mali gücü için , sağlığı yetersiz ise sağlık tedavisi için , yaşı el vermiyor ve güç yettirecek durumu yok ise , düzgün bir şekilde vekalet vermesini, tüm bunları gidermesini ve bunun neticesinde ibadetini yerine getirmesini tavsiye ederiz.

İnşallah tüm bu ve benzeri sebeplerden dolayı yine de çözüm bulmayıp Hac’ ibadetine gidemeyen ve ifa edemeyen kardeşlerimiz gözyaşı döküp Rabbimizle dua edebilirler. Unutmayın ki Hac’ca gidemeyen bir müslüman gayret, çaba, dua ve tevekkül etmelidir. Bunları yaparken de belli bir kural ve şekilcilik yoktur.

Süleymanlı Haber olarak umuyoruz ki Fazilet Takvimi  bir daha ki yayınlarında bu tür söylem ve hurafi eylemlerden kaçınırlar. Konuların takipçisiyiz. Reddiyemizin altına Fazilet takvimine gönderilen mail ve whatsapp hatlarına yazdıklarımızın ekran görüntülerini de ekleyeceğiz. Amacımız doğru sahih bilgiye ulaşmaktır.

Dua ve selam ile kalbi güzel insanlar.

Fazilet Takvimi’nin ‘Hacca Gidemeyen Müslüman Ne Yapmalı?’ Yazısına Reddiye

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 20 Haziran 2023, 12:05

    Bu zamana kadar sitenizi başından beri takip ediyoruz.Cizginizde gram sapma olmadı bir taraftan kurslara bağınız Alihan beyi baş taçı etmeniz bir taraftan bidatlara savaş açmanız Allah katında cok büyük bir cihad ediyorsunuz.Dediğiniz gibi ilgili yazıyı gönderdik bizde senelerdir kurslarda bu şekil yapıyorduk ama son zaman araştırmalarında sitenizde yayınlanan yazıları neticesinde araştırma yapınca itikadi olarak daha tutarlı davranışlar sergilediğinizi bizi de düşünmeye sevk ettiğinizden dolayı da Allah Razı olsun.Yorumları artık yayınlarsanız güzel olur.

    • 20 Haziran 2023, 12:10

      yorumlarınız düzgün bir şekilde olduktan sonra yayınlanır.önceki yorumlarınız yayınlanmadı ise yorumlarınızı tekrar gözden geçirin.Allah cümlemizden razı olsun.

      Cevapla