Hz.Muhammed (s.a.v)’İn son günleri ve İrtihalleri

featured
Hz-Muhammed-vefat
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Konu başlıklarımız ;  Hastalığı, Nesi Varsa Sadaka Veriyor, Kerimeleri Hz. Fatıma ile Baş başa, Refik-i A’lâ’ya: Yüce Dosta, Son Vazifenin İfası.

a) Hastalığı

Veda Haccı’ndan Medine’ye döndükten bir müddet sonra Hz. Peygamber hastalandı. Zaten Maide Sûresi’nin 3’üncü ayeti nazil olduğu vakit, ashabdan bir kısmı O’nun hayatının sona yaklaştığını sezmişlerdi.

Çünkü din tamam olunca, peygamberin vazifesi de son buluyor demekti. Hz. Peygamber’in hayatı gayet muntazamdı, sıhhat kurallarına son derece riayet ederdi. Temizliğe çok önem verirdi.

Bütün öğütlerinde bunları ashabına öğrettiği gibi, kendisi de titizlikle uygulardı. Fakat bu dünya hayatı bir geçiş yeridir. Hz. Peygamber, bu fani alemden göçeceği zamanın yaklaştığını anladı.

Hicretin 11’inci yılı girmişti. Safer ayının 19’uncu gecesi kimseye sezdirmeden Baki’ mezarlığına giderek orada yatan ashabını selamladı ve; yakında biz de aranızda olacağız dedi.

Mezarlıktan dönüşte hastalığı arttı. Hz. Aişe O’na, “Vah başım” diyerek başının ağrıdığını söyledi. Buna şu karşılığı verdi:

– Senin değil Aişe, asıl benim vah başım!

Hastalık günden güne artıyordu. Buna rağmen mescide çıkıp namazda imam oluyordu. Bir gün dermansız kalınca Hz. Ebu Bekir’in cemaate imam olmasını emretti. Ebu Bekir üç gün imamlık yaptı.

b) Nesi Varsa Sadaka Veriyor

Hastalığı sırasında yanında yedi dirhem parası vardı. Bunları sadaka olarak dağıttırdı. Öldüğünde nakit olarak hiç parası kalmadı.

Biraz ev eşyası ve malı vardı. Zevcelerine hisselerini ayırdıktan sonra kalanını yoksullara, yolculara sarf olunmak üzere vasiyyet etti; geriye mal bırakmadı.

c) Kerimeleri Hz. Fatıma ile Başbaşa

Hz. Fatıma her gün gelerek, Hz. Aişe’nin odasında yatmakta olan babasını ziyaret ederdi. Hayatta kalmış tek evladı o idi. Bir defasında Fatıma:

– Kim bilir ne acılar çekiyor babacığım, deyince:

– Babasının sevgili kuzusu, bugünden sonra babacığın hiç acı çekmeyecek, cevabını verdi.

Bu söz, bu elem dünyasından göçeceğine işaretti. Hastalığı esnasında birkaç defa ashabına nasihatlarda bulundu. Ensar ile Muhacirlerin kardeşçe geçinmelerini tavsiye etti. “Benim irtihalimi düşünüp telaş ediyormuşsunuz!

Hiçbir Peygamber, ümmeti içinde ebedi kaldı mı ki, ben de kalayım?

Ben Hak Teala’ya kavuşacağım ve buna hepinizden ziyade layıkım… Ben size şefkatli ve merhametliyim. Sîzler yine bana kavuşacaksınız.

Buluşacağımız yer, Havz-ı Kevser kenarıdır. Her kim orada benimle buluşmak isterse, elini ve dilini tutsun! Ben haberimi aldım, Allah’a kavuşuyorum…”

d) Refik-i A’lâ’ya: Yüce Dosta

8 Haziran’a rastlayan Rebiul-Evvel ayının Pazartesi sabahı, Peygamber, hastalığının biraz hafiflediğini hissetti. Sabah namazını mescidde Ebu Bekir’in ardında kıldı. Odasına dönünce dermansızlığı arttı.

Kuşluk vakti oldu: “Ya Rab! Ölüm şiddetine karşı bana kolaylık ver, canımı tatlılıkla al” diye dua ediyordu. Başı Hz. Aişe’nin kucağında duruyordu.

Yanında bir kapta soğuk su vardı. Elini suya batırıp mübarek yüzünü serinletiyordu. Haziran’ın sıcak gönlerinden biri, gökyüzü saf, her taraf sakin, ilk hilkat gününde olduğu gibi her şey durgun.

Mübarek parmağıyla yukarı doğru işaret etti: “Refik-i Alâ’ya-Yüce Dosta” diyerek gözlerini semaya çevirdi ve ruhu ebedi aleme uçtu. Mematın (ölümün) de hayatın gibi temiz ve pak ya Resulallah!

e) Son Vazifenin İfası

Ashab-ı Kiram acı haberi gözyaşları içinde öğrendiler. Medine-i Münevvere’yi matem havası kapladı. Bazıları buna inanmak istemiyordu.

Hz. Ebu Bekir: “Kim ki Muhammed’e taparsa bilmiş olsun ki, Muhammed ölmüştür. Kim ki Allah’a taparsa bilsin ki, Allah daim ve bâkidir” diyerek yüce gerçeği açıkladı ve Âl-i İmrân Sûresi’nin 144’üncü ayet-i kerimesini okudu.

Hz. Ali, Abbas ve oğlu Fazl, Zeydin oğlu Usame cenazesinin gasli ile meşgul oldular. Hz. Ali yıkadı, diğerleri yardım ettiler.

Nereye defnedileceği müzakere edildi. Bazıları Mekke’ye bazıları da Hz. Peygamber’in makamı olan Kudüs’e defnolunmasını ileri sürdüler. Hz. Ebu Bekir:- Peygamberler öldükleri yere defnolunurlar, dedi.

Hz. Aişe’nin odasına mezar kazılarak Salı günü akşamı Ravza-i Mutahhara’ya konuldu. Cenaze namazı gruplar halinde kılındı.

Evvela erkekler, sonra kadınlar, sonra çocuklar saf saf olarak sevgili peygamberlerine dini vazifelerini ifa ettiler. (O Yüce Peygamber’e, O’nun âl ve ashabına salat ve selam olsun.)

Hz.Muhammed (s.a.v)’İn son günleri ve İrtihalleri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir