Allah’ın selamı , rahmeti , bereketi , inayeti cümlemizin üzere olsun kıymetli okuyucularımız. Gerçek Süleymanlıların Buluşma Noktası olan Süleymanlı Haber olarak bu yazımızda “Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ne tür mucizeleri vardır?” sualine cevap verilerek , bilgiler istifadenize sunulmuştur.
Kur’an ve hadislerde doğrudan “mûcize” terimi bulunmaz. Peygamberlerin Allah tarafından gönderilmiş gerçek elçiler olduğunu gösteren hârikulâde olaylar Kur’an ve hadislerde çoğu defa âyet, beyyine, burhân, sultân, hak, hüccet ve furkân kelimeleri ile ifade edilir. Bu terimin sonraki bir zamanda belli ihtiyaçlara binaen kelamcılar tarafından icat edildiği bilinmektedir.
Hz.Peygamber’in hem Kur’an’da ifade edilen vasıfları hem de hadislerde nakledilen hârikulâde halleri oldukça fazladır. O’nun güzel bir ahlaka sahip olması, asla yalan konuşmamış, kimseleri küstürmemiş, sevilen ve takdir edilen bir kimse olması, hiçbir zaman putlara tapınmamış olması ve benzeri özellikler inkârcıları ikna etme hususunda tek başlarına yeterli olmayabilirdi. Bu sebeple kelamcılar, peygamberlerin doğruluğuna işaret eden âyet, beyyine, burhan gibi deliller ile tehaddî özelliği bulunan ve referans olarak gösterilen hadiseleri ayrıştırarak ikinci türden hâdiselere mûcize adını vermişlerdir.(3)
Kelam literatüründe genel anlamda mûcize terimi şöyle tanımlanmıştır: “Mûcize, nübüvvet iddiasında bulunan zatın, sözlerinin doğruluğuna delil olmak üzere, peygamberliğini ilan ettiği sırada, beşer kudretinin üstünde ve tabiat kanunlarına aykırı olarak meydana koyduğu aklî, hissî veya haberî delillere denilir.”(4) Konuyla alakalı eserlerde mûcizelerde bulunması gereken bazı özelliklere dikkat çekilmiştir.
Buna göre bir olayın peygamberlik iddiasında bulunan nebiyi tasdik eden bir delil olabilmesi ve mûcize diye isimlendirilebilmesi için; (ı) ilâhî bir fiil olması, (ıı) olağanüstü bir tarzda zuhur etmesi, (ııı) peygamberlik davası ve tehaddî ile birlikte meydana gelmesi, (ıv) peygamberin iddiasına uygun ve iddiadan hemen sonra zuhur etmesi gibi özellikler taşımalıdır. Kelamcılar mûcize diye isimlendirilen hârikulâde hadiseleri çeşitli açılardan tasnif etmişler, özellikle konusu ve gayesi açısından hissî, haberî ve aklî mûcize türlerine ağırlık vermişlerdir. Belli bir dönemden itibaren ciddi bir mûcize literatürünün oluştuğu görülmektedir.
Hz.Peygamber’in (s.a.s.) Ne Tür Mûcizeleri Vardır?
İslam âlimleri Hz. Peygamber’in (s.a.s.) nübüvveti esnasında ortaya koyduğu mucizeleri, aklî, hissî ve haberî olmak üzere üç şekilde sınıflandırmıştır. Aklî mucizeye en büyük örnek Kur’an’dır. Çünkü Kur’an her çağdaki akıl sahibi insana hitap eden, akıllara durgunluk veren, başkalarının benzerini meydana getirmekten aciz kaldıkları büyük ve ebedî bir mucizedir.
Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilir: “Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.” (Bakara, 2/23)
Hz. Peygamber (s.a.s.) de Kur’an’ın en büyük mucize olduğunu bir hadisinde şöyle ifade etmiştir: “Bütün peygamberlere, kendi dönemlerinde yaşayan insanların iman edeceği birtakım mucizeler verilmiştir. Hiç şüphesiz bana ihsan edilen en büyük mucize, Allah’ın bana vahyettiği Kur’an’dır.” (Buhârî, İ’tisâm, 1)
Kur’an mucizesi yanında hissî mucize olarak Hz. Peygamber’in nübüvvet mührü, Ay’ın ikiye bölünmesi, parmaklarının arasından suyun akması, bir ziyafet esnasında zehirlenmek istenince olaydan haberdar olması, bir hurma kütüğünün teessürünü inilti şeklinde duyurması vb. örnek olarak verilebilir.Haberî mucizelere de Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Mekke’nin fethi ve meydana gelecek savaşlar hakkında, henüz vuku bulmadan önce verdiği haberler örnek olarak gösterilebilir.
Not: Bazı hadislerin zayıf olduğunu belirtmekle birlikte mucize konusu ayrı bir başlık altında tekrar geniş bir şekilde izah edilecektir. Genel kaide yazdığımız gibi olmakla birlikte alimlerimizden bazıları bu konularda farklı görüşler ortaya atmışlardır.
Kaynak olarak şu eserlere de bakılabilir :
1-Bâkıllânî, el-Beyân, 45; Kādî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 15/199 vd.; a.mlf., Şerhu’l-usûli’l-hamse: Mu‘tezile’nin Beş İlkesi,2/430-436; Cüveynî, el-İrşâd, 308 vd.; Şehristânî, Nihâyetü’l-ikdâm, 417-418; Cürcânî, Şerhu’l-mevâkıf, 3/398 (md. 760).
2-Kelamcılar, mûcizeleri çeşitli açılardan tasnif etmiş; konusu ve gayesine göre yapılan tasnifler ağırlıklı olmakla birlikte tabiat kanunları açısından, tehaddî özelliği, mûcize talepleri, hârikulâde olup olmaması ve muhatapların özellikleri gibi hususlar dikkate alınarak da tasnife tabi tutulmuşlardır. Bu konuda detaylı bilgiler için bk. Halil İbrahim Bulut, Nübüvvetin İspatında Mûcize (Ankara: Araştırma Yayınları, 2016), 35-40.
3-Detaylı bilgi için bk. Halil İbrahim Bulut, “Mûcize Teorisi”, İslam Düşüncesinde Teoriler, ed. Ömer Türker (İstanbul: Ketebe Yayınları, 2021), 3/1377-1378.
4-Mûcizenin tanımı için bk. Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 189; Ebû Bekir el-Bâkıllânî, el-Beyân ‘ani’l-fark beyne’l-mu‘cizât ve’l-kerâmât ve’l-hiyel ve’l-kehâne ve’s-sihr ve’n nârincât, nşr. Richard J. Mccarthy (Beyrut, 1958), 45; Kādî Abdülcebbâr el-Hemedânî, el-Muğnî fî ebvâbi’t-tevhîd ve’l-‘adl, nşr. Tahâ Hüseyin vd. (Kahire, 1962-65), 15/199 vd.; a.mlf., Şerhu’l usûli’l-hamse: Mu‘tezile’nin Beş İlkesi, çev. İlyas Çelebi (İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2013), 2/430-436; a.mlf., el-Muhtaṣar fî uṣûli’d-dîn, nşr. Muhammed İmâre, Resâʾilü’l-ʿadl ve’t-tevhîd içinde (Kahire 1971), I, 237; İmâmü’l-Haremeyn Abdülmelik el-Cüveynî, el-İrşâd ilâ kavâtıʿi’l-edille fî uṣûli’l-iʿtikād, nşr. M.Yûsuf Mûsâ – Ali Abdülmün‘im Abdülhamîd (Kahire-Bağdad 1369/1950), 308 vd.; Muhammed b. Abdülkerîm eş Şehristânî, Nihâyetü’l-ikdâm fî ʿilmi’l-kelâm, nşr. A. Guillaume (London 1934), 417-418; Seyyid Şerif Cürcânî, Şerhu’l mevâkıf: mevâkıf şerhi (metin-çeviri), çev. Ömer Türker (İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2015), 3/398 (md. 760). Ayrıca bk. Halil İbrahim Bulut, “Mûcize”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2005), 30/350-352.