Fazilet Neşriyat’ın ‘Kurban Kesemeyenler Ne Yapmalıdır?’ Yazısına Reddiye

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Allah’ın selamı , rahmeti bereketi üzerinize olsun kıymetli okuyucularımız. Süleymanlı Haber olarak reddiyelerimizde tüm gerekli araştırmaları yaparak , siz değerli okuyucularımızın da katkıları ile doğru bilinen veya doğru gibi gösterilmeye çalışılan , İslam dinine aykırı bid’at ve hurafeler konusunda  bilinçlendirmeler yapmaktayız.

Bu reddiyemiz Fazilet Neşriyat tarafından ‘Mübârek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen DUÂ ve İBÂDETLER’ isimli kitapta bulunan ‘Zil-hicce’ bölümünde bu aya mahsus yapılan ibadetlerden ‘Hacca gidemeyen müslüman ne yapmalı?‘ isimli konuya reddiyemizi yazdıktan sonra yine Fazilet Neşriyat’ta bulunan ‘Kurban Kesildikten Sonra  2 rek’at teşekkür namazı kılınması ve Kurban kesmeye mâlî vaziyeti müsâit olmayanlar, bayramın birinci günü öğleden sonra 6 rek’at namaz kılarlar.’ şeklinde vermiş olduğu yine 08 Temmuz 2022 tarihine ait Fazilet Takvimi arka sayfasının 2.bölümde ‘Kurban Kesemeyenler Ne Yapmalı?’ isimli yazıda tarif edilen nafile diye nitelendirilen  Kuran ve hadislerde kaynağı olmayan asılsız namazlar hakkında reddiye ve bilgilendirme yapmak isteriz. (Fazilet Takvimi 2023 yılı içinde aynı uygulamayı sürdürdüğünden dolayı ilgili konu günceldir.)

Zil-hicce bölümünde yayınlanan ve Fazilet Takvimi’nde yayınlanan ‘Hacca gidemeyen Müslüman ne yapmalı?’ isimli yazıya dair reddiyemiz sitemizde yayınlanmıştır. İlgili reddiyemizi okumak için aşağıdaki başlığın üzerine tıklamanız yeterlidir.

Fazilet Takvimi’nin ”Hacca Gidemeyen Müslüman Ne Yapmalı?” Yazısına Reddiye

Fazilet Neşriyat’ın yayınlamış olduğu ”Mübârek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen DUÂ ve İBÂDETLER” isimli eserde bulunan ‘Kurban Kesildikten Sonra  2 rek’at teşekkür namazı kılınması’ konusunu ele almak istiyoruz.

Her reddiyemizde bazı konuları bildirmek ve yazıya giriş yapmadan önce bazı meseleleri (terimleri) yazmak zaruriyetinin meydana geldiğini belirtmek isteriz. Bu zaruriyet , yazılarımızı okuyan insanların ”Süleymanlı Haber , nafile namazlara karşı çıkıyor , namazları red ediyor gibi algılamalara sebebiyet verdiğinden dolayıdır ki bazı reddiyelerimize giriş yapmadan önce kısa fıkıh terimlerini (meselelerini,tanımlarını) ele almaktayız. Sebebi ise asıl karşı çıkılan şeyin ”nafile namazlar değil de  uydurma namazlar ve olmayan (Allah Resülü ve Sahabenin yapmadığı)  ve sonradan din diye , nafile diye nitelendirilen asılsız bid‘atların eklenmesine karşı çıkmamız’ı ‘ anlayamayan avam tabakasındaki okuyucularımızın mevcut olmasıdır.

Reddiyelerimizi sosyal medya üzerinde ve Süleymanlı Haber sitemizde paylaştığımızda bize en çok gelen eleştiri ”Süleymanlı Haber NAFİLE NAMAZ’LARA karşı” o yüzden yazdıklarımıza ‘Süleymanlı Haber kindarlık ve nefret besliyor’ diye niteleyip , reddiyelerimiz geçiştirilmektedir. Oysa bizlerin karşı olduğu şey nâfile namazlar değil bid‘atlardır.

Fürû-i fıkıh literatüründe nâfile terimi daha çok sünneti de kapsamına almak üzere “farz ve vâcip niteliğinde olmayan ibadet” veya “farzlar dışındaki ibadetler” şeklinde tanımlanmış (, II, 1325; İbrâhim b. Muhammed el-Halebî, s. 198; İbn Nüceym, II, 41; İbn Hacer el-Heytemî, II, 219; krş. Ebû Bekir el-Haddâd, I, 91) ve “üzerine farz veya vâcip olmadığı halde kendi isteğiyle yapma veya bu şekilde yapılan ibadet” mânasına gelen tatavvu ile eş anlamlı kullanılmıştır. Bu geniş anlamıyla nâfile ve tatavvu çatısı altına giren ibadetler sevap yönünden dereceleri farklı olduğu için genellikle sünnet ve mendup (müstehap) şeklinde ikili veya sünnet, mendup ve dar anlamıyla tatavvu ya da sünnet, ragībe (fazilet) ve dar anlamıyla nâfile şeklinde üçlü bir ayırıma tâbi tutulmuştur.

Nefl kökünden türeyen nâfile kelimesi (çoğulu nevâfil) sözlükte “hak edilen miktara veya paya eklenen, ziyade, ilâve, fazlalık” gibi anlamlara gelir; ayrıca nefel ile eş anlamlı olarak “ganimet ve bağış” mânasında da kullanılır. Fıkıhta nâfile ve nefl kelimeleri, geniş anlamıyla dinen farz ve vâcip niteliğinde olmaksızın mükelleften yapılması istenen malî ve bedenî ibadetleri, dar anlamıyla farz, vâcip ve sünnet ibadetler dışında kişinin daha fazla sevap kazanmak için kendi isteğiyle yaptığı malî ve bedenî ibadetleri ifade eder (, II, 1325).

Kur’ân-ı Kerîm’de “ganimetler” anlamında olmak üzere nefelin çoğulu olan enfâl aynı âyette iki defa (el-Enfâl 8/1), nâfile kelimesi biri “torun” (el-Enbiyâ 21/72), diğeri “ilâve ibadet” (el-İsrâ 17/79) mânasında olmak üzere iki âyette geçer.

Müfessirler, bunların ilkinde torunun kişinin kendi çocuğuna nisbetle fazladan bir armağan sayılması dolayısıyla, ikincisinde teheccüd namazının ya Hz. Peygamber’e yüklenen ilâve bir vecîbe olması veya kılana fazla sevap kazandırması sebebiyle bu kelimenin kullanıldığını belirtirler. Hz. Peygamber’in hadislerinde farz ve vâcip niteliğinde olmayan ibadetlerin nâfile ve tatavvu‘ kelimeleriyle ifade edildiği görülür (Buhârî, “Teheccüd”, 5, 27; Müslim, “Müsâfirîn”, 94; Ebû Dâvûd, “Teṭavvuʿ”, 1).

Hz. Peygamber, farz ve vâcip ibadetleri hakkıyla yerine getirenlerin kurtuluşa ereceğini müjdelemekle birlikte (Buhârî, “Îmân”, 34, “Ṣavm”, 1, “Zekât”, 1; Müslim, “Îmân”, 8, 9, 15) nâfile ibadet yapanların Allah’ın sevgili kulları olduğunu belirtmiş (, VI, 256; Buhârî, “Riḳāḳ”, 38), ashabını kendilerine, ailelerine ve topluma karşı görevlerini ihmal etmemek ve ölçüyü korumak şartıyla (Buhârî, “Nikâḥ”, 1) nâfile ibadet yapmaya teşvik etmiş (Müslim, “Müsâfirîn”, 103; Ebû Dâvûd, “Teṭavvuʿ”, 7; Tirmizî, “Vitir”, 15), âhirette farz ibadetlerdeki eksiklerin nâfile ibadetlerle tamamlanacağını haber vermiş (İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 202; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 144, 145; Tirmizî, “Ṣalât”, 188; Nesâî, “Ṣalât”, 9), kendisi de Allah’ın bağışlamasına mazhar kılındığı bildirildiği halde şükreden bir kul olma çabasını asla elden bırakmayıp farzlar dışında çokça ibadet yapmıştır (Buhârî, “Teheccüd”, 6; Müslim, “Münâfiḳīn”, 79-81; Tirmizî, “Ṣalât”, 187).

Sahâbîler de farzlar dışındaki ibadetleri onun uyguladığı ve öğrettiği şekilde yerine getirmeye özen göstermişler, tâbiîn ve sonraki nesiller, Peygamber’e ittibâ esasına dayanan bu çizgiyi sürdürerek nâfile ibadetlere önem vermişler, kâmil bir mümin olma yolunda ilerleyebilmek için nâfilelerin özel bir yere sahip bulunduğu anlayışını benimsemişlerdir.

Fıkıh âlimleri, nâfile kapsamındaki ibadetlerin farz ve vâcip nitelikli ibadetleri koruyup desteklemesi yanında onlarla birlikte yerine getirilmesinin fertler arası ilişkilerin ve toplumsal yapının iyileştirilmesine ve kişilik eğitimine olumlu katkılar sağladığını göz önüne alarak bunları toplum bakımından vâcip hükmünde değerlendirmiş ve nâfilelerin fertler tarafından sürekli olarak, cemaat tarafından ise toptan terkedilmesinin önemli sakıncalar taşıdığına dikkat çekmişlerdir (Fahreddin er-Râzî, I, 102; Şâtıbî, I, 132-133; krş. , I, 114; Abdülazîz el-Buhârî, II, 628; Güzelhisârî, s. 261).

Yukarıdaki tanımlar Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınlamış olduğu Diyanet Ansiklopedisi’nden alıntı olmakla birlikte nâfile kavramı ile ilgili bilinmesi gereken özellikle Sahâbîler de farzlar dışındaki ibadetleri onun uyguladığı (Allah Resülü’nün) ve öğrettiği şekilde yerine getirmeye özen göstermişler, tâbiîn ve sonraki nesiller, Peygamber’e ittibâ esasına dayanan bu çizgiyi sürdürerek nâfile ibadetlere önem vermişler, kâmil bir mümin olma yolunda ilerleyebilmek için nâfilelerin özel bir yere sahip bulunduğu anlayışını benimsemişlerdir.” diye alıntıyı tekrar eklediğimiz bölümden şunları öğrenmekteyiz. Sahâbîler ,tâbiîn ve sonraki nesiller nafile ibadet ederken peygamberimizin (a.s) koymuş olduğu çizgi ve öğretide ilerlediklerini kafalarına göre ibadet biçimi uydurmadıkları ve yaptıkları nafile ibadetlerde Allah Resülüne (a.s) tabii olduğu  anlatılmaktadır.

Konumuza bu şekilde giriş yapsak ise de bir ibadetin nafile sayılması için peygamberimiz (a.s) ‘ dan uygulamasının olması gerektiğini belirtmek istemekle birlikte bunun aksinde yapılan davranışlara da bid‘at denmektedir. Arapça’da “icat etmek, örneği olmaksızın yapıp ortaya koymak, inşa etmek” anlamlarına gelen “bd‘a” kökünden türeyen bid‘at, “daha önce benzeri bulunmayıp sonradan ortaya çıkan (muhdes) şey” anlamına gelir. “Bd‘a” kökünün bu sözlük mânası Kur’ân-ı Kerîm’de de yer almıştır (el-Ahkāf 46/9; el-Hadîd 57/27). Bid‘at çıkarmaya ibtidâ‘, çıkaran veya işleyen kimseye de mübtedi‘ denir.

Her reddiyemizde ilgili iddiaları dile getiren Fazilet Neşriyat’a ait yazılanların ekran görüntülerinin resimlerini olduğu gibi  eklemekteyiz. Bunun nedenini diğer reddiyerlerimizde her ne kadar belirtmiş bulunduk ise de tekrardan burada reddiyelerimize ‘yalan , iftira , Süleymanlı Haber kendi kafasından uyduruyor’ vb söylemlerde bulunan kişilerin olmasından dolayı ekran görüntüleri ve iddialar paylaşılmaktadır.

fazilet kurban namaz

Yukarıdaki yerler ilgili kitabın bölümlerindendir. Birinci Reddiyemiz ”Kurban kesildikten sonra 2 rek’at teşekkür namazı kılınır. Zamm-ı sûre olarak birinci rek’atte 1 „İnnâ a’taynâkel-kevser…“, ikinci rek’atte 1 İhlâs-ı şerîf okunur.” şeklinde nafile diye belirtilen bid‘at namazınadır. 

Bu namazı daha önce biz de dini bir vecibe diyerek kılıyorduk. Bu namaz öyle yaygın bir uygulama şekline dönüştü ki insanlar kılınan bu namazı nafile namaz olarak görmeyip sünnet veya kesinlikle yapılmalı yoksa kurban ibadetinde eksiklik olduğunu düşünmekteler. Her ne kadar bizim görüşümüz gibi olsa ise de çevrenizde mutlak kurban kesildikten sonra size  ‘hadi kurbanınız kesildi , namazını kılın.’  gibi söylemlere şahit olabilirsiniz. Öyle bir yerleşmiş ki bu bid‘at namaz resmen yapılması gereken bir ibadet biçimi gibi anlaşılmaktadır. Şükür namazı bir çok yerde kurban namazı olarak son zamanlarda isimlendirilmeye başlandı.

Hamd olsun ‘Kuran ve Sünnet ışığında ilerleyen İlahiyat Fakültelerimize , İmam Hatiplerimize ve bu bölümlerde Tevhidi benimsemiş olan hocalarımıza’, daha sonra bu konuyu detaylı araştırınca böyle bir namaz olmadığı, hiçbir hadis kaynağında geçmediği gibi Allah Resülü (a.s) efendimizden de bahsedilen namaz dair bir uygulamada biçimi ve rivayetinide sahih bir şekilde bulamadık. Yine konu ile ilgili gerek Diyanet İşleri Başkanlığımız , gerekse ilgili diğer internet sitelerinde başta Nureddin Yıldız Hocaya ait fetva sitesinden tutunda tüm bölümlerde araştırmalarımızda rivayetin asılsız olduğu belirtilmektedir.

Yine evliya diye nitelendirilen Kastamonu Ulemasından Evliya Efendi’nin yazdığı Dersaadet baskılı Kurban Risalesi adlı eserin 31 ve 32. sayfalarında şöyle bir hadis geçiyor: “Kim kurbanını kestikten sonra iki rekât namaz kılar da Allah’a dua ederse Allah ona ne isterse verecektir.” şeklindeki ibarenin olduğunu bununda aslının olmadığını burada belirtmek isteriz. Bu belirtmeyi Fazilet Neşriyat Kullanmamıştır ama biz yazımıza bilgi amaçlı eklemiş bulunmaktayız. Bu paragraftaki gibi bir iddia içinde olmayan Fazilet Neşriyat’ı bu konuda haksız eleştiride bulunmadığımızı da bildirelim ve  yine tarikata nispet edilen bir şahsın eserlerinde delilsiz söylenen bu tarz rivayetlere ulaştık.

Detaylı bir araştırma yaptığımızda, gerek hac sûresi, gerekse diğer sûrelerde, konuların bu şekilde olmadığını öğrenmiş bulunduk ve bu nitelendirilen uygulama bir kişinin bir kuyuya taş atması ve çıkarmasını o kadar imkansız hale getirmiş ki avam tabakası arasında ‘hadi kurban kesildi , namazı kıl.’ diye farz hükmünde algılanmaya başlanmış ve hatta kurban kesildikten sonra namaz kılınmazsa kınanma yapıldığına bizzat bölgelerimizde bizler de şahit olduk.

Hemen hemen her kurban bayramında kurban kesiminde kendi ailemiz ve çevremizde dahil bu söylemde olanlara ki bu söylemleri yapan insanlar çevremizde mevcut ki onları kırmadan, fetvalarımızı sosyal medyada durum ve story yaptığımızda okuyup araştırıp hatalarını anlıyorlar. Bizler bile bu konuda zamanında hataya düştüğümüzü kurban kesildikten sonra Kurban Namazı kıldığımızı yazının üst satırlarında belirtmiştik.

Bu namaz türünü Allah Resülü (a.s) yapmış mıdır ve yapmış ise nere ne kadar yapmış hangi rivayetler var biliyor musunuz ? Bilmiyorsunuz ! Çünkü ‘bu zamana kadar dediğiniz kurban namazını (!) herkes kılıyor bizde kılalım ne olacak ? ‘ diye kıldınız belki de ve öyle bir şekil aldı ki gerçek sünnetleri yok etmeye kadar Farz veya Müekked Sünnet gibi algılanmıştır.

Bu namaza dair bir namaz olmadığını belirtikten sonra esas rivayet edilen ”Şükür Namazı kılmak istedik. Siz buna da karşısınız.’ diyor olabilirsiniz. Buna karşı değiliz. Karşı olduğumuz şey ; illaki şu sûreden şu kadar, şu sûreden bu kadar okuyacaksınız diye belirtilmesidir. Burada şükür namazı aslı itibari ile nafile bir namazdır kurbandan sonra da kılınabilir isteğe bağlı olarak ama asıl itibari ile şükür namazının uygulanmasında , şu sûreden bu kadar okuyacaksınız diye belirtilmesi bid‘at kapsamındadır, kalıplaştırılmıştır ve bu da hatalıdır. Bu konuda araştırma yaparken Diyanet İşleri Başkanlığımız ne söylemiş diye baktığımızda , konunun mükemmel bir şekilde özetlendiğini görmekteyiz. Diyanetin bu yazılı bilgilendirmesi de son derece isabetlidir. İlgili ekran görüntüsünü aşağıda paylaşalım ve birlikte bakalım.

kurban namaz i diyanet

Diyanet İşleri Başkanlığı’na ilgili konuda gelen soru :  Kurban kestikten sonra namaz kılmak gerekir mi?

Cevap : ”Esas olarak kurban namazı diye bir namaz yoktur. Bu namazın dinî bir gereklilik olduğu inancı veya kanaati yanlıştır. Ancak kişi nafile namaz kılınması mekruh olmayan bir vakitte, sebepli veya sebepsiz dilediği kadar nafile namaz kılabilir. Kurban kesen kişi de böyle bir ibadeti yapma imkânına kavuştuğu için Allah’ın verdiği nimete şükür olarak iki rekât nafile namaz kılabilir.” şeklinde yanıt verilmiş. Diyeceksiniz ki ‘Aynı şeyler yazıyor, neden birisine bid‘at diyorsunuz da diğerine güzel cevap verilmiş,Fazilet Neşriyat ile aynı görüştedir.’ der gibi olabilirsiniz.

Lütfen buradaki ince noktalara dikkat ediniz. Fazilet Neşriyat’ta 2 rekat namaz kılınır diyor , ama Diyanet İşleri Başkanlığı’nda kurban kesildikten sonra bu tarz ibadet olmadığını belirtmekle birlikte ”Ancak kişi nafile namaz kılınması mekruh olmayan bir vakitte, sebepli veya sebepsiz dilediği kadar nafile namaz kılabilir.” şeklinde belirtmiştir ve serbest bırakmıştır.

Yine Diyanet İşleri Başkanlığı şükür namazına bir tarif vermemiş ve serbest bırakmış olmakla birlikte FAZİLET NEŞRİYAT malesef namazda okunacak surelere kadar kalıplaştırmıştır. Peki bu kalıplaştırmada dayanak nedir? Dayanak yoktur. İşte bundan dolayıdır ki bu ince ayrıntıları iyi kavramakla birlikte reddiyemizde bu başlığı ele aldık ve dilerseniz esas girmek istediğimiz diğer reddiye konusuna geçiş yapalım.

Fazilet Neşriyat’a ait 08 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanan 2. bölümdeki ‘KURBAN KESEMEYENLER NE YAPMALIDIR?’ isimli yazıdaki namaz tarifi ve bu konudaki asılsız rivayete ”Süleymanlı Haber” olarak reddiye yazmayı uygun gördük. Fazilet Neşriyat’a ait olan ve Fazilet Neşriyat’ın ”Mübârek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen DUÂ ve İBÂDETLER” isimli kitabından alıntılandığı ilgili yazı ve ekran görüntüleri aşağıdaki gibidir.

KURBAN KESEMEYENLER NE YAPMALIDIR?

Kurban kesmeye mâlî vaziyeti müsait olmayanlar, bayramın birinci günü öğleden sonra iki rekâtte bir selam vererek altı rekât namaz kılarlar. Namaza şöyle niyet edilir:

“Yâ Rabbi, âciz kulun kurban kesemedi. Kurban yerine şu vücudumu huzurunda yere sererek kurban ediyorum, beni de kurban kesenler meyânına kabul eyle.”

1.Rekâtte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 İnnâ enzelnâhü…,

2.Rekâtte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 İnnâ a’taynâ…,

3.Rekâtte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn…,

4.Rekâtte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 İhlâs-ı şerif,

5.Rekâtte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 Felak Sûresi,

6.Rekâtte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 Nâs Sûresi okunur. Her iki rekâtte bir selam verilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)  08 Temmuz 2022 Fazilet Takvimi

Fazilet Neşriyat’a ait olan ilgili yazının ekran görüntüleri mobil cihaz ve takvim olarak aşağıdaki gibi olmakla birlikte , bu resmimizden önceki ilk resmimizde kitaba ait ilgili ekran görüntüsünü sizlerle paylaştık!

fazilet kurban namaz rivayeti

Kıymetli okuyucularımız Fazilet Neşriyat’ın yayınlamış olduğu yazısındaki gibi bir nafile namazını Allah Resulü’nün (a.s)’ın kıldığına dair en ufak delil ve rivayet yine olmadığı gibi kaynaksız bir namaz türünü insanlara bildirerek bid‘at işlediklerini buradan okuyucularımıza bildirmek isteriz.

Yine ilgili konularda arama yaptığımızda bu namazın olduğunu iddia eden ve sümük-ü şerif , okunmuş su , yanmayan kefen ve terlik pazarlayan kişinin ismini kullanmıyoruz , bize dava açmasın diye… Çok yakından takip ettiğimiz şirk içerisinde yüzen bu kişinin rivayetlerini ve söylemlerini bulduk.

İlgili rivayetleri buraya yazmanın bile gereksiz olduğunu ve Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Ebi Davud, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesaî ve Sünen-i İbn Mace -. Muvatta gibi başlıca hadis eserlerinde bulunmamasına rağmen hatta Kütübi Tisa’da dahil olmayan ve nereden uydurulduğu belirsiz sırf kitap sattırmak ve sohbetlerde insanları hipnoz etmek adına kullandığı rivayetler ve yalanlardan başka bir şey olmasa gerek. Ayrıca ilgili rivayet Fazilet Neşriyat’ın rivayeti ile tam olarak örtüşmemekte.

İlgili kaynaklarda olmayan ve uygulanmayan bu tür bir namazı kabul etmemiz mümkün olmadığı gibi Bid‘at ibadeti nafile dememiz son derece hatalıdır. Kurban Kesmeye mali gücü yetmeyen kişiler için ruhsat olduğunu kurban ibadetinin farz ,vacip ve sünnet tarzındaki yaklaşımlarda dahi alimlerimiz tartışmışlardır. Bu konuda sitenin sonunda bir bağlantı linki paylaştığımız gibi çok güzel bir kitapçık hazırlanmıştır. İlgili kitapçık hem sitemizde yayınlanacak hem de PDF Formatında sitemizden ücretsiz indirip istediğiniz gibi istifade edebileceksiniz.

Şimdi yine ilgili konularla ilgili yaptığımız araştırmalar ve bu araştırmalar neticesinde konuyu Diyanet İşleri Başkanlığı’na da ilettiğimizde buradan aldığımız cevabı sizlerle paylaşmak istiyoruz.

 İhmal sebebi ile kurban kesmeyen kimse ne yapmalıdır?

Cevap: Kurban kesme şartlarını taşıdığı hâlde unutma, ihmal vb. sebeplerle kurban kesmeyen kimsenin, Hanefîlere göre o yıla mahsuben, bir kurban bedelini fakirlere vermesi (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 463-465, 473; Merğînânî, el-Hidâye, VII, 156), ayrıca tevbe ve istiğfar etmesi gerekir.

kurban diyanet

Yine bu ilgili konuda, tüm bu yazılanlarla birlikte o kadar ilginçtir ki din ile alakası olmayan büyük büyük gazete sitelerinde dini konularla ilgili başlıklar açılmış ve delilsiz olarak internet sitelerinde insanlar tıklama yapsınlar diye Google’de üst sıralarda olabilmek adına olsa gerek , kaynak belirtmeden nafile namaz diye belirtilmiş.

Bir önceki reddiyemizde Hürriyet Gazetesi’nin paylaşımı ilk sırada iken bu seferki reddiyemizde Posta Gazetesi’nin ‘Kurban kesemeyenin kılacağı namaz’ diye başlık açtığını ve böylece Google’de 1. sırayı almış olduğunu görürsünüz. Büyük ihtimalle Fazilet Neşriyat da kaynakları buradan almış olsa gerek veya tam tersi ilgili yerler kaynakları Fazilet Neşriyat’tan almış :)

Bu konuda tek bir rivayet kaynağı mevcut olmakla birlikte : (Muhammed ibnü Hatîriddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:63-64) kişinin kendi düşüncesinin ötesine geçememiş ve ilgili hadis metinlerinde bu namaza dair uygulama olmadığı gibi sahabiler de yapmamıştır. Ayrıca ilgili eserde bu namaz türünü delillendirilmediği gibi orjinal nüshalarda da olmayabilir veya sonradan eklenmiş olabilir. Orası da meçhuldür!

Sonuç itibari ile  böyle bir namaz türü ve uygulaması olmadığından dolayı ‘Kurban Kesemeyenin Kılacağı Namaz’ türü şeklinde nafile bir namaz söz konusu değildir. Bizler bu konuda yazdıklarımızın da bilgisini Fazilet Neşriyat’a gönderip kendi iddia etmiş oldukları bu tür ibadetlerin delillerini talep edeceğimizi tekrardan bu reddiyemizde de belirtmek isteriz. Fazilet Neşriyat’ın ilgili kaynaklarında asılsız namazları insanlara nafile namaz diye veya kılınması gereken namaz diye tavsiye ettiği bu namaz türü de delilsiz olduğu ve Allah Resulü (a.s) tarafından uygulanmadığına binaen dine sonradan eklenen bir bi-dat olduğunu siz okuyucularımıza bildirmekteyiz. Tarafımıza sahih delil gönderilene kadar bu reddiyemiz bu şekilde kalacaktır.

Kurban konusunda daha önce yaptığımız duyuru yazısını aşağıdaki başlığa tıklayarak okuyabilirsiniz.

Süleymancılara Kurban Uyarısı !

Fazilet Neşriyat’ın ‘Kurban Kesemeyenler Ne Yapmalıdır?’ Yazısına Reddiye

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir