Kıymetli okuyucularımız Fazilet Takvimini kendimizde kullanmaktayız. Gerek mobil uygulama, gerek ise evlerimizde duvarlarımıza asılan takvim şeklinde kullanmaktayız.
Öncelikli olarak bu yazımız ; Fazilet Takviminin arkasında yazılan dini bilgiler şeklinde yayınlanan yazılarda ”Kuran ve Sünnete” uymayan uygulamaların olduğu hususiyetini kendilerine bildirmemiz halinde hatalardan vazgeçmeyip ” bidat ve hurafi ”bilgileri takvimden arındırmaması, bizlerin seneler önce göndermiş olduğu mesajlara ”en kısa sürede sizinle iletişime geçilecek” denmesine rağmen seneler geçmiş olmasına rağmen söylediklerimizi nezaketen inceleme gereğinde bulunmamaları ve son zamanlarda sosyal medyada özellikle instagramda kendilerini de sayfamızda etiketlememize, sayfalarında soru şeklinde yorumlar yapmamıza binaen rahatsız olup Süleymanlı Haber sayfamızı engellemiş bulunmalarından dolayıdır ki bu gün ilk reddiyemizi ”Kadir Gecesi Namazı’‘ konusunda Fazilet Takvimine Reddiye şeklinde yazmaya karar vermiş bulunmaktayız.
Bu zamana kadar sorunlar çözülür diye her zaman kendileri ile iletişime geçip bilgi versek de Süleymanlı Haber ailesini engelleyerek çözüm bulacaklarını düşünen Fazilet Takvimi , bundan sonraki süreçlerde yapılan takvim yapraklarındaki hataları tek tek delilleri ile yazıp siz değerli okuyucularımızın takdirine sunacağımızı buradan bildirmek isteriz.
Yazımızda şunu belirtmek isteriz ki bu uygulamaları yapan bir çok kendini Ehli Sünnet diye nitelendiren ve din üzerinden rant sağlayan cemaatler mevcuttur. Bu cemaatlerin görüş ve düşünceleri bizi ilgilendirmediği gibi bizi ilgilendiren kısım Süleyman Hilmi Tunahan ve cemaatle özdeşmiş olan Fazilet Takvimi ile ilgilidir. Diğer Cemaatlerde bu yazımızı okurlarsa takdir kendilerinindir. (İlgilendirmemesinden kasıt, Fazilet Takviminin delillerini ele alacağımızdır. Aksi takdirde diğer cemaat ve tarikatların farklı delil diye nitelendirdikleri İslamiyet’e uymayan delillerini de kabul etmediğimiz manasındadır.)
Bu konuları burada bilmek için hissi davranmaktan ziyade iyi bir kuran bilgisi , sağlam hadis bilgileri ve İslami tüm bilgileri alıp , rahle-i tedrisattan geçmeniz ve bu konularda eserlere göz atmanız gerektiğini belirtmekle birlikte ” BİDAT ” kavramını çok detaylı bir şekilde öğrenmenizi tavsiye ederiz.
Hissi ve taklidi olarak bu yazıyı şartlanmış zihniyet ile okuyacak olan kardeşlerimiz hiç boşuna yazımızı okumasınlar. Yine de bizlerin, tek tek bu satırları yazıp emek verilmiş, bir okuyalım derlerse de ne mutlu , Tahkik ve ilimde derinlemesine araştıracak olan kardeşlerimiz de mevcut yazımızı okur ve araştırırlarsa ne demek istediğimiz daha iyi anlayacaklar ve Fazilet takviminin vermiş olduğu hatalı bilgileri kendileri de görecekler.
Yazımıza delilleri ile başlamadan önce bir kaç hususu da burada belirtmek isteriz. Google internet sitesinde arama yaptığınızda karşınıza ”Kadir Gecesi Kılınması Gereken Namaz” şeklinde bir çok başlıklar çıkabilir. Buradaki sayfaların din ile gram bilgileri olmadığı gibi arama motorunda halkımız bu konuları aradığında sitelerine insanları girdirebilmek adına aynı yazıları yazıp insanlara servis ederek din konusunda araştırma yapan kişilerinde hatalara düşmesine sebebiyet vermektedirler.
Aynı şekilde, şu söylemi ; sitemizde ve sosyal medyada çok dillendirenlerin mevcut söylemleri ” Herkes böyle diyor ama bir siz farklı diyorsunuz” o yüzden biz ağabeylerimizden ,büyüklerimizden duyduklarımıza inanırız tarzında, yaklaşımlarında olduğunun farkındayız. Bu yazımızdan dolayı ne kadar taşlandığımızı anlatsak azdır ama gerçek bilgiyi sizlere vermek gibi bir mükellefiyetimiz var. Kuran ve Sünnete uymayan şeylerin asla savunuculuğunu yapamayız.
Reddiyemize başlamadan önce elimizde 1.Bölge Fazilet Takvimi bulunmakla birlikte tüm bölgelerde arka yazı aynı olmaktadır. Dilerseniz 26.04.2022 tarihli Fazilet Takvim yaprağının ön ve arka görüntüsünü sizlerle paylaşalım…( Paylaşım Ticari amaçla yapılmadığı gibi telif konusunda ilgili takvimi itibarsızlaştırma veya karalama amaçlı da paylaşılmamış , bu paylaşım verilen dini bilginin hatasını göstermek adına paylaşılmıştır. Herhangi bir hukuki işlem durumunda yetkililer bizlerle iletişime geçebilirler. )
Kadir Gecesinde 4 Rekat ”Kadir Namazı Kılınır” diyen fazilet takvimindeki yazı şu şekilde devam ediyor.
1.inçi RekÂtte : 1 Fatiha 3 Tane İnna Enzelne ( Yani Kadir Suresi)
2.inçi RekÂtte : 1 Fatiha 3 İhlas Suresi
3.inçi RekÂtte : 1 Fatiha 3 Tane İnna Enzelne ( Yani Kadir Suresi)
4.inçi RekÂtte : 1 Fatiha 3 İhlas Suresi okunarak Kadir Gecesi Namazı kılınır ve arkasında takvimde de gördüğünüz gibi bazı zikirler ve surelerin tekrarlanmasından bahseder ki 100 inşirah suresi, 100 tane Kadir Suresi ve 100 tane de Aişe annemize öğrettiği duadan bahseder.
Şunu net bir şekilde belirtelim ki ”Kadir Gecesi Namazı” diye bir namaz sahih değildir. Fazilet takviminde yazılanlardan ziyade bazı tasavvufi tarikatlarda bu namaz 100 rekat olarak da zikredilir ki apaçık bir yalandır. Bu yalanlarına Hasanı Basri ve Abbullah b.Mesud (r.a) rivayetinden alınmıştır şeklinde yalan kattıkları gibi güya aldıkları kaynaklarda Abdülkadir Geylani olmak üzere kendi içlerindeki tasavvufi kişilerdir ki bunlarında asılları yoktur.
Bu rivayetleri kimler nasıl çıkarıyor tek tek yazmakla birlikte ‘‘ Kadir Gecesi Namazı ” konusunu ” ”Diyanet İşleri Başkanlığına’‘ ilettiğimizde aldığımız cevap bir nebze olsun içimizi rahatlatmış özellikle ‘‘Diyanet Ansiklopedisi” inde de bilgileri okuduğumuzda bizim bilgilerimizle birebir olmasa da güzel açıklamalar bulunduğuna şahit olduk. Rabbim razı olsun.
Fazilet Takvimine reddiyemizi yazarken bazı görüşleri de ortaya koymaya gayret etmekle birlikte, özellikle halkımız, ”Diyanet İşleri Başkanlığının” bu konudaki fikrini önemsemekle, Süleyman Efendi Cemaatine mensup olmayan ve araştırma yapanların da ”sadece kendi kaynaklarından yazmışlar” diğer kaynakları önemsememiş dememeleri adına tüm kaynaklara baktığımızı sadece bazı cemaatlerin (tarikatların) asılsız rivayetlerini yazımıza eklemediğimizi belirtmek isteriz.
Din İşleri Yüksek Kurulu’na yöneltilen ; Kandil gecelerine ait özel bir namaz veya ibadet şekli var mıdır? Mübarek geceleri nasıl değerlendirmek gerekir? sorusunu Diyanet İşleri Başkanlığımız , Din İşleri Yüksek Kurulu şu şekilde cevaplamıştır : Hz. Peygamber (s.a.s.), bazı mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiştir (Tirmizî, Savm, 39). Ancak bu gün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden bahsetmemiştir. Bu bağlamda mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla müminler kandil gecelerinde, hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli, dua ederek, Kur’an-ı Kerim okuyup anlamaya çalışarak, kaza veya nafile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmelidirler.
Kandil gecelerinin gündüzlerinde yani geceyi takip eden ertesi günde oruç tutmak müstehaptır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), “Şaban’ın ortasında (yani berat gecesinde) ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu isteyen…’ der.” (İbn Mâce, İkâmetü’s-Salat, 191) buyurmuştur.
Diyanet İşleri Başkan’lığı , Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yukarıda vermiş olduğu fetvayı aynı zamanda Din İşleri Yüksek Kurulu – Fetvalar isimli kitabından sayfa 158 de konunun detaylarını bulabilirsiniz. Kitap basım tarihine göre sayfa numarası değişebilir. Şuanda kendi elimizde bulunan ”FETVALAR”isimli inceleme yaptığımız kitabın sayfa numarasını eklemiş bulunmaktayız.
Kıymetli okuyucularımız tasavvufi ve bazı Süleyman Efendi tarikatının dışında bu konuda ”Kadir Gecesi Namazı”olduğunu iddia edenlerin bile kendi aralarında bir çok tutarsız görüşleri mevcuttur. Bu görüşler bazı tarikatlar bu namazın 100 rekat olduğunu , bazı diğer tarikatlar ise 2 rekat olduğunu ve yine bu 2 rekat da okunan sürelerin farklı olduğunu, sahih olmayan hadis diye kaynağı belli olmayan kendi türettikleri rivayetleri delil alarak insanlara sunmaktadırlar ki daha bu konuda bile rivayetlerde bu namazın olduğunu savunanlar birlik içerisinde değildirler ve her tarikat kendine göre olmayan bir kadir gecesi namazı seçme yoluna girmiştir. Tüm bunlara binaen bu kaynakları buraya tek tek eklemeyeceğimizi belirtmekle birlikte yazımıza Reddiye yazacak olan var ise bize kendi mevcut kaynaklarını atabilirler. Bizler konumuzun uzamaması adına en bilinen rivayetleri buraya ekleyeceğiz.
Konu bağlamında olduğu için mevcut reddiyelerimizde tekrar tekrar üzerinde durup , her aşamada ”BİDAT” kavramını anlatma mecburiyetimiz , bu tür yazılarımızda gerekmektedir.
Dinimizin kaynağı olan Kuran ve Sünnet’e baktığımızda İslam dininin , din günün sahibin Allah Azze ve Celle olduğu , Resulullah’ın da bize en güzel örnek olduğunu, Kuran’ı hayatına tatbik ettiğini görmekteyiz. Bu satırları reddeden varsa mümkünse yazımızı burada okumayı bıraksın. Yazımızın aksini iddia edenlerin tevbe etmeleri gerekmektedir.
İslam Dininin kurallarını belirleyen Din sahibi ve hükümlerini koyan , Yüce Allah ve o emirleri hayatına tatbik eden en güzel örnek olan Sevgili Nebisi Muhammed Mustafa (s.a.v) efendimizdir. Şimdi bizim önümüzde en güzel rehber olan Muhammed Mustafa (s.a.v) efendimiz var iken neden onun örnekliğini hayatımıza geçirmiyor ve onun bizlere öğrettiği şeyleri yapmayıp , o güzel insanı ve sahabesinin isimlerini kullanarak yeni ibadet diye nitelendirilen bazı uygulamalar çıkarılıyor bir düşünelim.
Bu konuda bir kaç Ayeti kerime örnek vermek isteriz. Dileyen bu ayetlerin geniş tefsir ve izahatlarını okuyabilir.
“ALLAH’tan başka hüküm koyucu mu arayayım? Oysa O size kitabı ayrıntılı bir şekilde indirmiştir…” (Enam Suresi 114)
O’nun berisinde sizin ve atalarınızın kutsadığı isimlere tapıyorsunuz. ALLAH, onlar hakkında bir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız ALLAH’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Lakin insanların çoğu bilmezler. (Yusuf Suresi 40)
Yoksa cahiliye dönemindeki yasaları mı arıyorlar? Bilgiye dayanan kesin inanç sahipleri için ALLAH’tan daha güzel yasa koyucu olabilir mi? (Maide 50)
Yukarıda ki Ayetler konu bakımından farklı farklı konularda gelmiş ise de Hüküm Sahibi Rabbimiz olduğunu beyan eden sadece bir kaç tane örnek ayettir. Çok daha fazlasını Yüce kitabımız Kuran’da bulabilirsiniz. Bunun dışında Peygamberimizin uygulamalarına da itaat etmenin farz olduğunu beyan eden tek bir ayet örneğini Araf 157 : o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. şeklindeki ayetin yeterli olduğunu düşünmekteyiz. Dileyen daha geniş araştırmalar yaparak bu konuda bilgi sahibi olabilir.
Yukarıda ki Ayetlerden de anlaşılacağı üzere İslam dinini tamamlayan , bizim için din olarak İslamı seçen ve Hz.Peygamberimizi örnek olarak gönderen, Yüce Rabbimiz hükümleri koymuş ve hükümleri de peygamberimiz vasıtası ile bizlere bildirmiştir.
Peki Yüce Rabbimizin açık bir şekilde hüküm koymadığı yine sevgililer sevgilisi peygamberimizin uygulamadığı türden olan , ister yarar sağlamak , isterse zarar sağlamak adına, ne olursa olsun din diye kaynağı asılsız olan sonradan uydurulan şeylere ne demeli ? Unutmayın ki şeytanın doğru yolun üzerine oturacağını Yüce kitabımız Kuran’da Rabbimiz tarafından bizlere bildiriliyor.
Yukarıdaki Fazilet Takviminin yazdığında ne var , ne güzel namaz kılınıyor , günümüzde namaz kılan zaten yok, siz karşı mı sınız buna , diyerek hissi davranıp ilimden yoksun bir şekilde güya bizi,namazlara karşı gibi gösterip, Kuran ve Sünnetin yolunda olmadığımızı beyan etmeye çalışanlara şunu söylemek isteriz : Gerek Yüce Rabbimiz’in bize emrettiği 5 vakit namazı , gerekse Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) den nakledilen net bir şekilde yalan olmadan, sağlam rivayetlerle gelen nafile ibadetlerin hepsine amenna ve saddekna der , iman eder , uygulamaya gayret ve yine bunları insanlara tebliğ ile tavsiye ederiz.
Ama daha kendi aralarında tutarsız olan senetleri belli olmayan ve Resulullah’tan kesinlik kazanmamış , bir takım ibadet diye gösterilen şeyleri bizim kabul etmemiz mümkün olmadığı gibi bunların sonradan türetilmesinden dolayı ” Bidat ” denildiğini de buradan bildirmek isteriz.
Arapça’da “icat etmek, örneği olmaksızın yapıp ortaya koymak, inşa etmek” anlamlarına gelen “bd‘a” kökünden türeyen bid‘at, “daha önce benzeri bulunmayıp sonradan ortaya çıkan (muhdes) şey” anlamına gelir. “Bd‘a” kökünün bu sözlük mânası Kur’ân-ı Kerîm’de de yer almıştır (el-Ahkāf 46/9; el-Hadîd 57/27). Bid‘at çıkarmaya ibtidâ‘, çıkaran veya işleyen kimseye de mübtedi‘ denir.
Dinimizin sahibi ve hüküm koyucusu Yüce Rabbimiz Allah’u Teala iken ve yine Dinimizi tastamam kemale erdirdiğini Kuran’da bizlere beyan ederken , bu emir ve yasakları da en güzel şekilde uygulayan ve bizlere öğreten peygamberimiz iken kafamıza göre din adına nasıl olurda yararlıdır işte bu da yapılsın tarzında sahih net sağlam rivayet yok iken ‘Kadir Gecesi Namazı’ diye bir namazı kabul edebiliriz veya onların değimi ile işte ret etmeyin ne olacak bir namaz diye nasıl kabul edebiliriz ?
Tabi ki kabul edemeyiz çünkü bu tür aslından olmayan şeyleri Peygamberimiz döneminde insanlar yapmaya kalkıştıklarında Allah’ın Nebi’sinin onları sert bir şekilde uyardığına bizlerde Dinimizin temel kaynaklarından şahit oluyoruz. Kuran’da bunların şahitliğine rastladığımız gibi bir çok hadis-i şeriflerden de bunları öğreniyoruz.
Dinde sonradan ortaya çıkan ve hakkında herhangi bir delil bulunmayan bu gibi durumlar hakkında ALLAH Rasulu (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Her bid’at dalalettir, her dalalet de ateştedir.”
[Muslim, Cuma, 43; Ebu Davud, Sünnet, 6]
“İşlerin en kötüsü sonradan ihdas edilenler / ortaya çıkarılanlardır.”
[ Muslim, Cuma, 43.]
“Sonradan ihdas edilen her şeybid’attir”
[Nesâi, Îdeyn, 22; İbn Mâce, Mukaddime, 7]
Yukarıdaki Hadisi Şerifler daha fazla olmakla birlikte onları da yazımızda düzenlemeler yapıldığında gerekli ilaveler yapılacağını ve metinlerin Arapçaları da sayfamıza ekleneceğini tasarım aşamasında olduğu için Arapça dil çalışmasına ait kodlamalar devam etmekte olduğunu belirtmek isteriz.
Tüm bunlara binaen her bidat delat olduğu gibi bidatlar malesef ki gerçek sünnetlerimizi yok etmektedir. Özet olarak : Bid’at; Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hattâ bir benzeri olmayan ve İslâm’dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan , din ile alâkalı olup bir ilâve veya eksiltme mahiyetinde olarak ibâdet kabûl edilen , göze ve akla hoş gelen dua ,kuran okuma , namaz kılma , zikretme , düşünce görüş ve ameller , sünnete aykırı davranışların adet haline getirilmesidir.
Bunlara binaen tıpkı şeytanın doğru yolun üzerine oturup iyi şeylerle bizleri gerçek Sünneti seniyeden koparmasını kabul etmek asla mümkün değildir. Bidat türleri ve Bidat kavramını daha detaylı sitemizde anlatılacak. Bidatı ikiye ayıranların özellikle tasavvufi alandaki kişilerin düştükleri hataları ilerde örnekleri ile detaylandıracağız.
Konumuza geri dönmek gerekirse kesin olarak bilinmelidir ki Peygamberimizin bu konuda net rivayeti şu şekildedir ki fazilet takvimi doğru olan rivayeti de vermekle birlikte bizlerde bunun sahih olduğunu bildirdik.
* Kadir gecesinin ihya edilmesi ile ilgili olarak peygamberimizden, bir dua haricinde herhangi bir ibadet şekli tavsiye edilmemiştir. Aişe’nin bildirdiğine göre “ Allah’ın elçisi , Ramazan ayında diğer aylardan daha çok ibadet ederdi. Son on günde ise ibadetlerini biraz daha arttırır, geceleri ibadetle ihya eder, ailesini de geceyi ihya etmeleri için uyandırırdı. ( Buhari ) ( Ama aynı eserlerin başka hadislerinde de bu hadisle çelişkiye düşülerek, ne kadar değişik ve çok ibadetin bu gecede yapılmasının önerildiğini de göreceğiz. )
Kadir Gecesi ile ilgili bir takım uydurulmuş her ne kadar yazımızın başında vermeyeceğiz demiş olsak ise de rivayetleri buraya ekliyoruz ki bu çelişkileri sizde görebilirsiniz.
* Rivayet edildi ki, her kim Kadir Gecesinde iki rekât namaz kılar da her bir rekâtında bir Fatiha ve yedi kere İhlas okursa ve selam verdikten sonra da yetmiş kere tevbe istiğfar ederse, Allah’u Teala kendisini, anne ve babasını affetmedikçe yerinden kalkmaz. Allah’u Teala cennete melekler gönderir, de onlar onun için ağaçlar dikerler, köşkler yaparlar ve ırmaklar akıtırlar. Kendisi de bunları görmedikçe dünyadan çıkmaz. ( Gunye, Dürre tül vaziizn ) ( Bu kişi belli ki Allah’ın zamandan ve mekândan münezzeh olduğunu bilmemekte ve onun için herhalde Allah’ı gökyüzünde bir koltuğa oturtturmakta, ara sıra yeryüzünde dolaştığını zannetmektedir. )
* Rivayet edildi ki, Kadir Gecesi namazının en azı iki rekât, ortası yüz rekât, en çoğu bin rekâttır. Yüz rekât kılınacaksa, Fatiha’dan sonra bir kere Kadr Suresi, üç kere ihlas Suresi okunur. İki rekâtta bir selam verilir. Selamdan sonra Resulullah’a salavat getirilir. ( Şir’at ül İslam, Ruhul beyan )
* Ayrıca bu gece için, 4 rekât şu namaz kılınır ; Her rekâtta Fatiha’dan sonra dönüşümlü olarak 3 Kadr Suresi ve 3 ihlas Suresi okunur. Namazdan sonra bir defa tekbir getirilir. Selamdan sonra 100 defa İnşirah suresi, 100 defa Kadr suresi okunur, ve 100 defa da tevbe istiğfar edilir. Kandil gecesi olmasından dolayı da ardından bir de tespih namazı kılınır. ( Mekasidat Talibin Fazilet Takvimi Kaynak Belirtmemiş Takviminin de ama yararlandığı sahih olmayan kaynağı biz onlara belirtelim. Kandil gecesi diye bir gece olmadığı gibi bu geceyi yüce Rabbim isimlendirmiş ve Kadir Gecesi demiştir.)
Ayrıca bu yazımızı yazarken bize reddiye tarzında ekran görüntüsü atan ve orada mevcut olan bilgilerden bir tanesi de ‘‘Namaz borcu olanlar için en acil borçları bitirmektedir ibaresi”dir ki bu da torpilin ve yalanın nasıl büyük olduğunu göstermektedir. Namaz borcu ayrı bir bahis ama bunu da delil olarak kullandıklarına şahit olmuş olduk bu vesile ile böyle bir şeyde gerçek dışı ve sahih bir uygulama değildir.
Yüzlerce olan bu rivayetlerin hepsini burada örneklememiz mümkün değildir. O kadar çoktur ki, ciltlerle dolusu kitaplarda anlatılarak, ister istemez inananların aklını istila etmektedir. Çünkü ardından da Cennet vaat edilmektedir. Üstelik de insanlarımız Kur’anı anladığı dilden okumayıp terk etmiş bir durumda olduğundan, bunları test edip sorgulayamamaktadır. Oysa Müslümanlar Kur’anı okuyup anlayarak bir baksa, Tarikatın da ( Allah’a giden yolun da ), marifetin de ( amelin de ) hakikatın da ( imanın da ) Cennete giden yolun da Kur’anın içinde olduğunu, Kur’anda bir gecelik promosyonlu ibadetlerin olmadığını, ibadetin az ve öz de olsa samimi ve sürekli olması gerektiğini göreceklerdir.
Kur’anda Cennete giden yolun ( Bakara 177. ) ( Kalem 34. ) ( Ali İmran 92. ) ( Ankebut 1 – 5. ) ( Müminun 1 – 11 ) ve daha pek çok ayette anlatıldığı gibi ; Cennetin bedeli ve fiyatının promosyonlu özel gecelerde değil ; * Sağlam ve şirke bulaşmamış iman, * Tevhit bilinci ile Birr ve takva ( Yasaklardan sakınma ) ölçüsünde amel, * Allah yolunda, yanlışlardan düzeltmeye yönelik ( salihatı işlemek ) canla başla harcanacak çaba ve tüketilecek can, * Allah yolunda harcanacak mal ve servet ile Salat etme (dua ,namaz ve tüm ibadetler), paylaşma, destekleşme, dayanışma ile yapılacak infakta olduğu görülecektir.
Asıl ve gerçek Hakk Din ve Kadr Suresinin Kur’an ile anlatılan mesajı ortada kesin ve net iken, Kur’anda kutsal Kandil Gecesi diye bir ibadet ve inanç ritüeli bulunmamakta iken, falan yerde, falan gece bilmem kaç rekât nafile namaz kılan, önerilen Sureleri anlamını da bilmeden Arapça papağan gibi 100 defa, bin defa okuyun, ya da şu kadar bin kere tespih çekin diyen, kimin rüyaları ile icat ettiği belli olmayan hezeyanları, ritüelleri yapanlar, bir gecede kolaycacık Cennete girer denilen aldatmacalar, en hafif deyimi ile Allah’a saygısızlıktır, hükmünün yerine hüküm icat etmektir.
Çünkü Cennetin ve hükmün sahibi Allah’tır. Bu yapılanlar ise Kur’anın pek çok ayetindeki uyarılarını inkâr ederek küfre ve şirke girmektir. Aynı zamanda Kur’anı anladığı dilden okumayanlar, Zuhruf Suresinin 44. ayetinde de “ Ve şüphesiz sana vahyedilen / Kur’an / senin için de, toplumun için de gerçekten bir öğüttür. Siz ondan sorgulanacaksınız. “ ifadeleriyle hepimizin Kur’anın içeriğinden sorgulanacağımızın belirtildiği, Yüce Rabbimizin uyarısından da haberdar olmayacaktır.
İnsanların Kur’an ı bir tarafa bırakarak, açgözlülükle önüne konulan saçmalıkların peşinden gitmesi, kendisini aldatması ve aynı zamanda Ahiretini tehlikeye atması demektir. Müslümanlar bir an önce önlerinde vakit varken, dinimizin yegâne kaynağı Kur’ana anlayacağı dilden okuyarak sarılmalı, aklını kullanmalı, bu yanlış yönlendirmelerden kendisini kurtararak, Peygamberimiz gibi sadece Kur’anı hayatlarının rehberi yaparak bin aydan, bir ömürden daha hayırlı olan Kendilerinin Kadir Gecesine kavuşmaya çalışmalıdırlar.
Sadece lafla ” Kandiliniz mübarek olsun ” demekle hiç bir şey mübarek olmaz. Bilakis mumunuz ancak Kur’an ile beraber olabildiğiniz zaman mübarek olabilir, gününüzde, gecenizde, hayatınızda ve ahiretinizde size ışık olarak yansıyabilir !.. Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun. Her karanlık geceniz Kur’anın nuru, fazileti ile aydınlık olsun !…
Not: Yazımızın hazırlanışında Diyanet İşleri Başkanlığı , İslam Ansiklopedisi , bazı islam alimlerinin çalışmalarından istifade edilmiştir. İlerleyen dönemlerde yazımıza Arapça ve Türkçe Ayet , Hadis metinleri ve Dipnotlar olmak üzere sitemizde yayınladığımız zikir kavramı ve diğer reddiyelerin bağlantıları konunun pekişmesi adına ilaveten eklenecektir. Şimdilik çalışmalarımız devam etmektedir.
ALLAH DOĞRUSUNU EN İYİ BİLENDİR ! KUR’AN VE SÜNNET BİZE YETER !..