Hz.Muhammed (s.a.v) ve İlk Müslümanlar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Peygamberimiz (s.a.v) ve ilk müslümanlar bölümünde dönem ve ortamın tanıtılması açısından, İlk Müslüman Olanlar, Hz. Ali’nin İslâm’ı Kabul Etmesi, Hz. Ebu Bekir’in Müslüman Olması, Aşikare Davet, İlk Müslümanların Uğradıkları Eza ve Cefalar, Müşriklerin Ele başıları, başlıklarını ele alacağız. Şimdi sırası ile bu konuları izah edelim.

a) İlk Müslüman Olanlar

Hz. Peygambere vahyin gelmesiyle insanları Hak Din’e davet vazifesi başlamış oldu. Önce sadık eşi Hatice iman etti. Azadlı kölesi Zeyd de iman edenlerdendir.

b) Hz. Ali’nin İslâm’ı Kabul Etmesi

Ebu Talib’in ailesi pek kalabalık olduğundan oğlu Ali’yi Hz. Muhammed yanına almıştı. Ali o zaman beş yaşında bir çocuktu.

Hz. Muhammed’e peygamberlik verilip insanları Hak Din’e davete memur olduğu zaman Ali O’nun evinde yaşıyordu. Hz. Hatice Müslüman olmuştu.

Eşi ile beraber ibadet edip Kur’an okurken onları Ali görüyordu. Çocuk safiyeti ile bunları sordu.Hz. Peygamber de ona İslâmiyet’i anlattı. O da İslâmiyet’i kabul etti.

c) Hz. Ebu Bekir’in Müslüman Olması

Hz. Ebu Bekir (Allah O’ndan razı olsun), Hz. Muhammed aleyhisselamın en candan dostu idi. Ebu Bekir’in Mekke’de itibar ve şerefi büyüktü. Zengin bir tüccardı.

Hz. Muhammed’i arayan Ebu Bekir’in dükkanında bulurdu. Aralarındaki bu içtenlik sebebiyle Hz. Peygamber, aile dışındaki kişilerden ilk önce Ebu Bekir’i İslâm’a davet etti.

O’da kendisine çok güveni olduğundan O’nun davetini tereddütsüz kabul etti. Hz. Ebu Bekir’in İslâmiyet’i kabul etmesiyle Hz. Peygamber kendisine büyük bir destek bulmuş oldu. O’nun himmetiyle bazı önemli kişiler Müslüman oldular.

Çünkü Ebu Bekir’in kendilerini yanlış yola götürmeyeceğinden emin idiler. Affan oğlu Hz. Osman, Avf oğlu Abdurrahman, Talha, Ebu Vakkas oğlu Sa’d, Avvam oğlu Zübeyr, hep onun delaletiyle Hak Din’i kabul ettiler. Allah cümlesinden razı olsun.

d) Aşikâre Davet

İlk Müslümanlar, Kureyşlilerin İslâmiyet’e karşı düşmanlıklarını bildikleri için dinlerini gizli tuttular. Bu durum üç yıl devam etti. Artık açıktan İslâm’a davet etmeye sıra gelmişti.

Şu mealdeki ayet-i kerimeler vahyolundu: “Yakın akrabalarını uyar, mü’minlerden sana tabi olanlara rahmet ve himaye kanatlarını indir. Şayet sana âsi olup karşı dururlarsa, onlara: Ben sizin işlediklerinizden tamamiyle uzağım, de.” Şuara, 26/214-216 “Sana emrolunanı açıktan açığa beyan et. Müşriklerden yüz çevir.” Hicr, 15/94

Hz. Peygamber vahyin bu emrine uyarak: Abdülmuttalib ailesini, amcası Ebu Talib, Abbas, Hamza, Ebu Leheb de dahil olmak üzere evine ziyafete davet etti. Yemekten sonra sohbet başladı. Sırası gelince Hz. Peygamber Allah’tan aldığı emri akrabasına tebliğ ederek onları hak dine, İslâmiyet’e davet etti.

Hırçın bir adam olan amcası Ebu Leheb hemen ortaya atıldı ve onun sözünü keserek cemaati dağıttı. Böylece ilk davetinde daha amcası Ebu Leheb Hz. Peygamber’in karşısına dikildi. Bir müddet sonra Hz. Peygamber davetini daha genişletti. Bir gün Safa tepesine çıkarak:

– Ey Kureyş halkı, diye seslendi. O’nun sesini duyanlar oraya koştular ve etrafında toplandılar. Hz. Peygamber onlara:
– Size şu tepenin arkasında bir düşman ordusunun bulunduğunu haber versem bana inanır mısınız, diye sordu.
– Evet inanırız, çünkü senin yalan söylediğini hiç duymadık, dediler.

Hz. Peygamber onlara:

– O halde sizi uyarıyorum. Siz eğer Allah’a inanmazsanız büyük bir azaba uğrarsınız dedikten sonra kabile adlarını ayrı ayrı söyleyip haberiniz olsun ki, Allah bana yakın kabilemi uyarmayı emrediyor. Ben sizin için ne dünya menfaati sağlamaya ne de ahirette bulacağınız nasibi hazırlamaya sahip değilim. Bunlar sizin bir sözünüze bağlıdır. O da, Allah’tan başka ilah yoktur demenizdir, dedi. Dinleyiciler arasında bulunan Ebu Leheb hemen ayağa kalkarak:

– Günümüzü zehir ettin. Bizi buraya bunun için mi topladın dedi. Bunun üzerine bu toplantı da bir sonuç vermedi.

e) İlk Müslümanların Uğradıkları Eza ve Cefalar

İlk Müslümanların içinde kimsesiz olanlar, kendilerine arka çıkacak kuvvetli adamı bulunmayanlar müşriklerin takibine uğramışlardır.

Müşrikler, Ebu Bekir, Osman gibi büyük ve zengin zatlara bir şey demiyorlardı, fakat zayıf gördükleri fakirlere etmedik şey bırakmıyorlardı; onları aç, susuz tutarlar, döverler, kızgın kumların üstüne yatırıp işkence yaparlardı.

En çok eza ve cefaya uğrayanlar şunlardı:

Bilal-i Habeşi: Habeşli bir zencidir. Ümeyye b. Halef’in kölesiydi. Ümeyye İslâm’ın en büyük düşmanlarından olduğundan kölesine yapmadık eziyet bırakmazdı. Onu kızgın kumların üstüne yatırıp, göğsüne kızgın taşlar kor, saatlerce güneş altında tutardı.

Bilal, iman hazzının verdiği kuvvetle bunlara dayanır; Allah birdir, diyerek bunlara katlanırdı. Nihayet Hz. Ebu Bekir onu alarak azad etti. Bilal yanık sesiyle ezan okuduğu zaman herkes zevkle dinlerdi.

Ammar b. Yasir: İlk Müslüman olanlardandır. Kureyş bu gibi hamisi olmayan acizlere her türlü insanlık dışı eza yapmaktan çekinmeyecek kadar soysuzlaşmıştı. Ammar’ı kumlara yatırırlar, bayıltıncaya kadar döverlerdi. Ammar’ın babası Yasir, anası Sümeyye de aynı muamelelere uğruyorlardı.

Suheyb er-Rumi: Rumi denirse de asıl İranlı’dır. Bizanslılara esir düştüğünden, orada yetiştiğinden Rumi denilmiştir. Köle olarak Arabistan’a satılmıştı. Hz. Peygamber’in İslâm’a davetini duyunca Müslüman oldu. Müşrikler ona da çok işkence yaparlardı.

Habbab b. Eret: Temin kabilesindendir. Müslümanların sayısı yedi iken Müslüman oldu. İşkenceye maruz kaldı. Bir defa Habbab’ı kızgın kömürler üzerine yatırdılar, üstü başı yara içinde kaldı.

Aradan yıllar geçtikten sonra Habbab bu olayı Hz. Ömer’e anlatarak sırtını gösterdi, yanık yerlerin izi belli idi. Habbab demircilik yapardı.

Ebu Fükeyhe: Safvan b. Ümeyye’nin kölesiydi. Safvan ona işkence yapar, İslâmiyet’ten çıkması için zorlardı. Fakat o bütün bunlara dayandı ve dininde sebat gösterdi.Lübeyne, Nehdiyye, Zinnire, Ümmü Ubeys adındaki cariyeler Müslüman olduklarından eza ve cefaya uğramışlardı. Hz. Ebu Bekir bu dördünü satın alarak azad etmiştir.

f) Müşriklerin Elebaşıları

Müşrikler, Hz. Osman gibi Müslümanların ileri gelenlerine bile elden gelen ezayı yapmaktan çekinmiyorlardı. Hatta ellerini ve dillerini İslâm’ın büyük peygamberine uzatmak cüreti göstermişlerdi. Hz. Peygambere en çok düşmanlık edenler şunlardır:

Ebu Leheb: Hz. Peygamber’in öz amcasıdır. İslâm’ın en büyük düşmanıdır. Karısı Ümmü Cemil ki, Ebu Süfyan’ın kız kardeşidir, kocası gibi o da eliyle ve diliyle Peygamber’e eza verenlerdendir. Bu ikisi hakkında Tebbet Sûresi inmiştir. Bedir zaferi yüreğine indi ve öldü.

Ebu Cehil: Bu da Müslümanların en büyük düşmanıdır. Müslümanlar onun elinden ve dilinden neler çekmediler. İslâm’a düşmanlık yapanların çoğu Ümeyyeoğulları idi. Çünkü Emevi ve Haşimi rekabeti eskidir. Ebu Cehil ise Mahzum kabilesindendir.

Onlar da reislik iddiasında idi. Velid b. Muğire, Ebu Süfyan, Ümeyye b. Halef, As b. Vail, İslâm’a düşmanlıkta ileri gidenlerdendir. Hz. Peygamberin oğlu Kasım vefat ettiği zaman, As; Muhammed’in soyu kesildi diyerek alay etmiştir.

Evlat acısıyla yüreği sızlayan bir babayı teselli yerine böyle incitmek insanlık dışı bir harekettir. Kureyş uluları Hz. Peygamber’in Allah Elçisi olduğunu biliyorlardı. Fakat hased yüzünden O’na karşı çıkıyorlardı. Bunu

Ebu Cehil’in şu sözlerinden anlamak kolaydır: Bir defa Ahnes, Ebu Cehil’e, İslâmiyet hakkındaki düşüncesini sordu. O da şöyle cevap verdi:

– Bizimle Haşimiler arasında eskiden beri rekabet vardır. Şerefi paylaşamayız. Onlar ziyafet verirse biz de veririz, onlar cömertlik gösterirse biz de gösteririz; onlardan aşağı kalmayız.

Böyle atbaşı beraber giderken şimdi onlardan biri kendisine gökten vahiy geldiğini haber veriyor. Biz buna nereden ulaşacağız. Vallahi biz onların peygamberine inanmayız!..

Hz.Muhammed (s.a.v) ve İlk Müslümanlar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir