Safer Ayı Bela Ayı Mıdır?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Süleymanlı Haber olarak Safer-ül Hayr ‘ın bereketli olması duası ile demekle birlikte gerek Süleyman Hilmi Tunahan Severler olarak gerekse farklı cemaat ve halk arasında yaygınlaşmış ‘Safer’ ayına özel bir takım hurafeleri sizlere bildirmek isteriz.

Safer ayına ait özel bir dua ve ibadet biçimi var mıdır ?

Kıymetli okuyucularımızdan ; ”safer ayına özel bir dua ve ibadet namaz biçimi var mıdır? ” şeklindeki sorularına binaen bu aya özel bir dua ve ibadet biçiminde herhangi bir farz vacip veya sünnet uygulama söz konusu değildir.

Yine Safer Ayı’na özel namaz olduğu iddia edilmekle birlikte bu konuda türetilen yalan ve bid’at ibadet türlerini de sizlere bilgilendirip asılsız olduğunu yazımızın devamında aktaracağız.

Safer AYI bela ayı mıdır ?

Allah’ın bizlerin takdirine sunduğu aylarını bela ayı diye nitelendirmek son derece hatalı , sakat ve hastalıklı bir söylemdir. Allah’ın ismi ile aylara izafe edilen bu tanımlar son derece delilsiz , cahiliye inanışlarıdır.

Sözlükte “boş kalmak, boşluk; sararmak, sarılık; karında yaşayan kurtçuk” anlamlarına gelen safer kelimesinin kamerî takvimin ikinci ayına ad olması değişik şekillerde açıklanmıştır.

Meşhur yoruma göre, Câhiliye döneminde haram aylardan muharremin ardından Araplar bu ayda savaşa çıkıp evleri boş kaldığı veya saldırdıkları evlerin eşyasını alıp boşalttıkları için böyle adlandırılmıştır.

Bazı kaynaklarda, safer adı kelimenin “sararmak” anlamıyla irtibatlandırılarak Câhiliye devrinde insanların yüzlerinin sararmasına yol açan veba salgınının bu aya denk gelmesiyle açıklanır.

Bazılarında ise bu ismin Araplar’ın geçimlerini teminde önemli bir yere sahip olan Yemen’deki Saferiyye adlı panayırla ilişkili olduğu, hatta bu panayırı kaçıranların aç kaldığı belirtilir (başka açıklamalarla birlikte bk. Enîs Ferîha, s. 62-64).

İslâmî dönemde uğursuzluk anlamının silinmesi için bu aya “saferü’l-hayr” ya da “saferü’l-muzaffer” denilmiştir. Safer ayı Osmanlı belgelerinde (ص) kısaltmasıyla gösterilmiştir. Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) döneminde mûcir, Arab-ı âribe döneminde s̱akīl şeklinde anılan safer ayının İslâm öncesi dönemdeki en meşhur isimlerinden biri nâcirdir.

Muhtemelen “şiddetli sıcaklık” anlamındaki necr kökünden gelen bu kelimenin sıcak mevsimlerdeki diğer aylar için de kullanıldığı anlaşılmaktadır (adlandırmaların mevsimle ilişkisi hakkında bk. Cevâd Ali, VIII, 460-462).

Câhiliye devrinde safer ayı uğursuz kabul edildiğinden bu ayda umre yapmak büyük günahlardan sayılıyordu. Yine bu ayda yapılan evliliklerin uzun ömürlü olmayacağı, başlanan işlerin sonuçsuz kalacağı ya da kötü biteceği şeklindeki bâtıl inançların İslâm’dan sonra da varlığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

Safer ayı hakkındaki Câhiliye anlayışını reddeden hadis (Buhârî, “Ṭıb”, 19; Ebû Dâvûd, “Ṭıb”, 24), daha çok nesî uygulanarak saferin haram ay kabul edilmesinin yasaklandığı şeklinde yorumlanmıştır; ancak bağlam bu ayla ilgili bâtıl inanışların geçersiz olduğu anlamının çıkarılmasına da elverişlidir.

Safer kelimesinin “karında yaşayan kurtçuk” anlamını esas alan diğer bir yoruma göre ise bu hadiste, Câhiliye döneminde insan vücudunda yaşadığına ve acıktığı zaman insana musallat olup zarar verdiğine inanılan küçük bir canlı kastedilmekte ve bu konudaki inanış reddedilmektedir.

Öte yandan bazı kaynaklarda hadis gibi aktarılan, “Safer ayının çıkışını müjdeleyen kimseye ben de cenneti müjdelerim” şeklindeki rivayetin (Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, s. 69) aslının bulunmadığı tesbit edilmiştir (Radıyyüddin es-Sâgānî, s. 61; Şevkânî, s. 438). Aynı şekilde bu aya mahsus olduğu nakledilen namaz, dua vb. ibadetlerle ilgili rivayetlerin de aslı yoktur.

Yukarıdaki kısa bilgilendirmeden de anlaşılacağı üzere Safer Ayına nisbet edilen bir çok farklı hurafi ve hatalı anlayışların olduğunu belirtmiş olmakla birlikte bu konuda peygamberimiz a.s efendimize nisbet edilen bazı hadis rivayetlerinde sizlere aktarmak isteriz.

Safer ayı, cahiliye Arapları tarafından uğursuz ay olarak tanınıyor ve bu ayda umre yapmak büyük günahlardan sayılıyordu. Peygamberimiz yaşadığı dönemde de bu batıl inanış ile mücadele etmiş ve

buyurarak bu aya atfedilen uğursuzluk inancını kırmıştı.

Genel olarak bu bilgileri verdikten sonra dilerseniz Fazilet Neşriyat ve başta Nakşibendi eğilimli islam dinine paralel yapı olma yolunda Ehli Sünnet vel Cemaat’in ismini kullanan bu zihniyetler her fırsatta doğru yolun üzerine oturmakla beraber gerçek sünnetleri yok etmeye devam etmekdedirler.

Fazilet Neşriyatın Dualar ve İbadetler diye nitelendirilen ve Fazilet Neşriyat’a ait olan Fazilet Takvim’inde de yayınlanan bu aya ait yalan ibadeti siz değerli okuyucularımıza sunmak isteriz.

İlgili eserlerinde Saferü’l-Hayr hakkında şunlar söylenmektedir ; Bu hayırlı ayın son çarşamba gecesi veya günü, âfât-ı semâviye ve âfât-ı arâziyeden muhâfaza olmak için 2 rek’at namaz kılınır.

Her rek’atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 11 İhlâs-ı şerîf okunur. Namazdan sonra en az 11 İstiğfâr-ı şerîf ve 11 Salât-ı Münciye okunur.

Yukarıdaki izahatlar da belirtilenleri peygamberimiz a.s efendimiz yapmadığı gibi sahabesi ve tabiun ve onlardan sonra gelenlerde ret etmişlerdir.

Bu sahtekarlık ve din adına yalan uyduranları bizler Allah’a havale etmekle birlikte sitemizde reddiyeler bölümünde bu tür konularda gerekli tüm açıklamaları bulabilirsiniz.

cemmatlerin safer ayi yalanlari

Sitemizde zaman zaman sadece Fazilet Neşriyat’a reddiye yaptığımız söylense de bizler bunun sebeplerini her ne kadar açıklamış olsak ise de bu yazımızda halk arasında CÜBBELİ AHMET diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü isimli şahsın ‘Resail-i Ahmediye’ başlıklı ‘Sefer Ayında Okunacak Dualar’ isimli kitabındaki baştan aşağı hurafelerden de bahsetmek istiyoruz.

Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün ağzından düşürmediği “Safer ayı”na ilişkin “Allahü Teala çok uğursuzluklar ve şerler yağdıracak, Bu ay 300 bin kusür bela yağacak” sözünü hemen herkes duymuştur.

Resullullah aleyhisselam’ın “İslam’da uğursuzluk yoktur” sözünü dinlemeyen sözde Müslümanlar söyleyen Cübbeli ya da ona benzer kişiler olunca hemen kayıtsız şartsız inanıyor, dualar ediyor, namazlar kılıyor ve hatta bir çoğu bu ay içerisinde bir çok işini sonraki aylara erteliyor.

Yıllardır, Safer ayında uğursuzluk yoktur denilmesine rağmen ısrarla videolarla, yaptıkları sohbetlerle, televizyon yayınlarıyla sonu ticarete kadar giden kişisel menfaate ve İslamı uğursuzluk dinine çevirmeye çalışan din istismarcılarına inanmak gaflet ve hıyanet içindeki Müslümanlar nedense bu uyarıya aldırmıyorlar. Ve sapkın fikirlerin esiri olarak yaşıyorlar.

Dinde duaların kabulüne vesile müjde ayları, rahmet günleri ve feyizli geceler var iken bunları yaşamaktan imtina eden Müslümanlar afetler, musibetler ve semavî belâlar için tahsis edilen muayyen her hangi bir zaman diliminden söz edilmediği halde zorla ve kör bir inançla bir ayı uğursuz saymakta inat etmektedirler.

Bazı ayların musibet ayı ilan edilmesi, İslâm’ın ruhuna uygun olmadığı gibi doğru da değildir. Hanif dinden çıkmış eski Arapların uydurma adeti o gündür bugündür, din soytarılarının da ekmek kapısı olmuştur.

Hatta, bu din istismarcısı, bu din üzerinden saltanat kurmaya çalışan din hainleri işi daha da abartarak Allah’tan dahi utanmadan, hesap vereceği günü düşünmeden, dinde olmayanı dine sokarak yeni yeni ilaveler yapıyor. Ve cahil müritlerini inandırmaya çalışarak 300 bin bela, 320 bin bela gelecek diye hadsiz ve hudutsuz sayı bile veriyorlar.

“İslam’ı asılsız hikâyelerle anlatanlara Hadis Âlimleri ‘kussâs/kıssacılar’ derler. Konunun uzmanı İbnül Cevzî (v. 597 H) der ki: “Hadis uydurmada en büyük bela kıssacılardan gelmektedir”. Evet, o bizzat ‘bela’ kelimesini kullanır.” dedikten sonra “Safer elbette bela ve musibet ayı değil, ama asıl bela ve musibet İslam adına uydurulmuş sözleri ve hikâyeleri İslam diye nakletmektir. Böyle olunca işin esasını anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler de bütün hadislerin uydurulmuş olduğunu söyleyip, Hz. Peygamber’in örnekliği olmadan Kur’an-ı Kerim’i anlayabileceklerini sanırlar ve ikinci bir bela ve musibetle karşılaşmış oluruz.”

Uğursuzluk veya zarar, insanın bu vakitte yaptığı kötülükten doğmaktadır. Kötü kişi kötülüğü işlemek sûretiyle zamana da zemine de uğursuzluk getirmektedir, aksi ise doğru değildir.  Nitekim, Hz. Peygamber (asm) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:  “İslâm’da teşa’üm (bir şeyi uğursuz sayma, kötüye yorma) yoktur.” (Buharî, Tıb, 54)

Hz. Peygamber (asm) hastalığın kendiliğinden sirayet etmediğini, kuşun uçmasıyla uğursuzluk meydana gelmediğini, safer ayında veya baykuşun ötmesinde uğursuzluk aranamayacağını (Buhârî, Tıb, 54; Müslim, Selâm, 102) bildirmiştir.

Ayrıca İslâm’da uğursuzluk anlayışının bulunmadığını, daima iyimser ifadelerin kullanılması gerektiğini (Buhârî, Tıb, 44, 54) söylemiş, kuşun uçuşundan geleceğe yönelik kötü sonuçlar çıkarmanın şirk sayıldığını ısrarla vurgulamıştır. (Ebû Dâvûd, Tıb, 24; Tirmizî, Siyer, 47)

Bir başka rivayette ise, “Uğursuzluk anlayışı yüzünden işinden vazgeçen kimse şirke düşmüş olur.” demiş, bunun kefaretinin ne olduğu sorulduğunda, “Allah’ım! Senin hayrından başka hayır, senin takdirinden başka takdir ve senden başka ilâh yoktur.”(Müsned, II, 220) denmesini öğütlemiştir.

Konuyla ilgili rivayetleri değerlendiren İbnü’l-Esîr uğursuzluk telakkisinin şirk sayılmasını, bunu icra edenlerin bazı işlemlerle menfaat sağlayacaklarına ve kendilerine dokunacak zararları gidereceklerine inanmalarına bağlamıştır. (en-Nihâye, III, 152)

Safer ayı hakkında Kuran ve Sünnet’e uymayan paylaşım yapan herkesi uyaralım, bu inancın İslam ile alakası olmadığını, eski cahiliye inancı olduğunu Hz. Peygamberin (a.s) bu batıl inanışı yıkmak için vermiş olduğu mücadeleyi anlatalım. Bilgi emanettir, öğrendiklerimizi paylaşım.

Konu ile ilgili detaylı bilgilerin ögrenilmesi adına PDF Dosyaları bu başlık altına eklenencektir. Aşağıdaki bağlantılara tıklayarak ücretsiz Safer Ayına ilişkin kitapları cihazlarınıza yükleyip istifade edebilirsiniz.

Yüklemek İçin Tıkla
Safer Ayı Gerçekleri

Safer Ayı Bela Ayı Mıdır?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir